Öyle
bir ülkede yaşıyoruz ki her alanda çifte standart, her alanda bir eşitsizlik
vardır. Özellikle Kıbrıs Sorunu’nun çözümsüzlüğü koşullarında, tüm
sorunlarımızı ertelemek, her derdimizi çözüme, barışa havale etmek Kıbrıs Türk
Halkı’nda bir alışkanlık haline gelmiştir.
Oysa
Kıbrıs’ta barış, her alanda, üniversitede, iş hayatında, okulda, ailede ve
kültür sanat yaşamında, üreten, emeği ile hakkını arayan kitlelerin
mücadelesinden geçer. Kısacası teker teker her bir sorunumuz Kıbrıs Sorunu’na
(emperyalizmin Kıbrıs’tan defedilmesine) ne kadar bağlıysa, Kıbrıs Sorunu da
tüm diğer sorunlara o kadar bağlıdır.
Bu
sayıdan itibaren, çalışma hayatında yaşanan sorunlara ışık tutmaya ve bu
sorunların çözümüne yönelik mücadeleye katkı sağlamaya çalışacağız. Bu sayfa
emeği ile geçinen, başka bir insanı sömürmek amacı gütmeyen herkesin katkı,
soru, öneri, eleştiri sunabileceği bir sayfa olacaktır. Amacımız emeğin ve
emekçilerin mücadelesine katkı sağlamaktır.
Çalışma
hayatı ülkemizdeki en sorunlu alanlardan biridir. Çalışan kitlelerin büyük bir
kısmını Türkiye’den gelerek çalışma izni ile veya kayıt dışı olarak çalışan
işçiler oluşturmaktadır. Göçmen işçiler özellikle inşaat, lokanta ve
konfeksiyon sektöründe yoğunlaşmaktadır. Göçmen işçiler yanında Kıbrıslı
Türklerin de özellikle hizmet sektöründe, belediyelerde, sekreterlikte,
tezgahtarlıkta yoğun olarak çalıştığını gözlemlemekteyiz. Ancak unutmamalıyız
ki göçmen işçi de olsa, Kıbrıslı Türk de olsa tüm çalışanların hakları,
çıkarları ortaktır. Yani bir devlet işinde çalışmayan veya özel bir yasa ile
kurulmuş bir iş yerinde çalışmayan herkes işçidir. Herhangi bir işte ücret
karşılığı emeğini satan herkes işçidir. Patronlar, işçilerin birlik olmasını
engellemek için Türkiyeli-Kıbrıslı, asistan-düz işçi, sorumlu, ustabaşı gibi
pekçok sözde ayrılıkla işçileri birbirlerinden ayırırlar.
Oysa
sorumlu da olsa, adına ustabaşı da dense hepimizin sigortası, ihtiyat sandığı
asgari ücretten yatırılır. Bazılarımıza sigorta da yatırılmaz. Ama en önemlisi
hepimiz güvencesiz, işimiz patronun iki dudağı arasında çalışırız.
Oysa
hepimizin sahip olduğu haklar vardır. Bu hakları bilmediğimiz için patronların
pekçok haksızlığı karşısında sessiz kalıyoruz. Bunun için hepimiz Kıbrıslı Türk
olsun, Türkiyeli olsun haklarımızı bilmeliyiz. Haklarımızı bilmek ve birlik
olmak bizim gücümüzdür. Çünkü haklarımızı bilmek tek başına yeterli değildir.
Haklarımızı kullanmanın yolu birleşmekten geçer.
Ancak birleşen ve örgütlü
işçiler haklarını patronlar karşısında sonuna kadar savunabilirler. Patronlar,
biz işçiler mücadele etmediğimiz sürece haklarımızı vermezler. Bundan böyle
“İşçi Hakları” sayfası, işçilerin haklarını öğrenmesi, birleşmesi ve
örgütlenmesine katkı sağlamak amacıyla yayınlanmaya başlıyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder