25 Kasım
1973 tarihi Yunanistan için olduğu kadar ülkemiz Kıbrıs için de dönüm noktası
niteliğinde bir tarihtir. Bu tarihte Yunan Albaylar Cuntası’nın yönetimi el
değiştirmiş ve 21 Nisan 1967 darbesinden beridir ülkeyi yönetmekte olan Albay
Yorgo Papadopulos’a darbe yapılarak yerini Binbaşı Dimitris Yuanides almıştır.
Yunanistan’da
1967’den itibaren cunta aracılığı ile gündeme gelen açık faşizm sadece Kıbrıs
ile ilgili nedenlerle izah edilemez. İkinci Paylaşım Savaşı sırasında Alman
İşgali’ne karşı en önemli direniş odağı Yunanlı komünistler olmuştu. Ancak
Alman açık işgalinin sona ermesi ile birlikte, ABD-İngiliz gizli işgali için
gerekli yapının oluşturulmasının önünde en büyük engel yine komünistlerdi. Bu
sebeple Alman işgalcilerle de işbirliği yapmış muhafazakarlar ve kralcılar,
İngiltere’nin de desteğini alarak 1949 yılına kadar komünistlere karşı sert bir
mücadele yürüttüler. Yalta Anlaşması gereği Yunanistan’ı ABD-İngiliz nüfuz
alanında bırakan SSCB’den neredeyse hiçbir destek görmeyen Yunanlı partizanlar,
onurlu bir direnişten sonra yenildiler. İşte bu yenilgi ile birlikte
Yunanistan’ın yeni-sömürgeleşmesi tarihi de başlayacaktır. Böylece tüm diğer
yeni-sömürge ülkeler gibi Yunanistan da gizli işgal, sömürge tipi faşizm
sarmalına sürüklenecektir. Truman Doktrini ve Marshall yardımları ile giderek
daha fazla ABD etki alanı altına giren Yunanistan, 1952’de de NATO’ya üye
olacaktır.
Yunanistan’ın
yeni-sömürgeleştirilmesi sürecinde silahlı mücadelenin yaşadığı yenilgiye
rağmen, toplumsal huzursuzlukların artarak devam etmesi üzerine; gizli
faşizmden açık faşizme geçme gereği ortaya çıkmıştır. İşte 21 Nisan 1967
darbesi bu koşullarda gündeme gelmiştir. Darbenin temel amacı, Yunanistan’ı
dünya emperyalist sisteminin ayrılmaz bir parçası yaparken sömürge tipi faşizmin
kurumlarını sağlamlaştırmaktı. Bunun yanında Kıbrıs’ta ABD tarafından önerilen
Acheson Planı’nın Yunan hükümeti tarafından kabul edilmemiş olması da darbenin
nedenleri arasındadır. Darbenin sinyali ABD Başkanı Johnson tarafından
“Yunanistan ve Kıbrıs birer piredir. ABD’yi kaşındırmaya devam ederlerse
ezileceklerdir” şeklindeki mektupla Yunan Başbakanına verilmişti. Zaten 21
Nisan darbesi maaşlı bir CIA elemanı olduğu bilinen Albay Papadopulos’un
liderliğinde ve NATO tarafından hazırlanan “Gladio” tipi bir plan olan
“Promotheus Planı” ile yaşam bulmuştur.
Albaylar
Cuntası’nın Kıbrıs’a yansıması ise Acheson Planı’nın hayata geçmesi için Kıbrıs
Hükümetine aralıksız bir baskı uygulanması olmuştur. TC hükümetleri (özellikle
12 Mart 1970 cuntası) ve Kıbrıs Türk Yukarı Sınıfı ile uyumlu hareket eden
cunta, Makarios’un direnişi ile karşılaşmıştır. ABD tarafından verilen
“Makarios’u devreden çıkarmak” görevini yerine getirmek için çeşitli yöntemler
denenmiştir. Seçimler yolu ile alt edilemeyen Makarios’a çeşitli suikast
girişimlerinde bulunulmuş, EOKA-B örgütlendirilerek yıpratılmaya çalışılmış,
Kilise içi bir darbe tezgahlanmış, Cunta tarafından istifası talep edilmiş
ancak bunların hepsi başarısız olmuştur.
Yeni-sömürgeci
politikaların Yunan kamuoyunda (özellikle öğrenciler arasında) yarattığı
tepkinin de etkisi ile 25 Kasım 1973 tarihinde başarısız cunta restorasyona
uğramıştır. 14 Kasım 1973 tarihinde Atina’da Politeknik Üniversitesi’nin
öğrencilerce işgal edilmesi, direnişin Atina ve Selanik’teki diğer üniversitelere
yayılması ve cuntaya karşı yüz bin kişilik bir miting yapılmasına rağmen 17
Kasım sabah saat 03:00’da üniversitenin duvarlarını yıkan tanklar aracılığı ile
36 devrimci öğrencinin öldürülerek işgalin sona erdirilmesi artık cuntanın
mevcut hali ile sürdürülemez olduğunun göstergesiydi.
25 Kasım
1973’te cunta içi bir darbe ile yönetime gelen Binbaşı Dimitris Yuanides de
Kıbrıs’ta Acheson Planı’nın hayata geçmesi için Makarios’a baskı yapmaya devam
etmiştir. Ancak AKEL, SSCB ve Bağlantısız Ülkeler Bloğu’nu da arkasına alan
Makarios’u geriletmesi mümkün olmamıştır. Kıbrıs’ın “yasal” yöntemler ve tüm
tarafların rızası sonucu Yunanistan ve Türkiye arasında paylaştırılmasını
öngören Acheson Planı bilindiği gibi 15 Temmuz – 20 Temmuz operasyonları ile fiili
olarak uygulanmaya konmak durumunda kalınmış ve yasal hale getirilmesi için
çalışmalar da o tarihten beridir devam etmektedir. 25 Kasım 1973 tarihinin
ülkemiz Kıbrıs için önemi, açık faşizm aracılığı ile emperyalist güçlerin
taşeronu durumuna getirilen Yunanistan’ın, ABD adına Kıbrıs’ta 15 Temmuz faşist
darbesini hazırlamaya başladığı tarih olmasıdır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder