1 Ocak 2011 Cumartesi

Dosya: Bunalım



Argasdi’nin yirmi birinci; 2011 yılının ilk sayısında dosya konusu olarak “bunalım”ı seçtik. Elbette ki bu seçimimizin temel nedeni 2008 yılından beridir gündemimizde olan küresel krizdir. Ancak Hammaliye Kurulu olarak bu dosyayı hazırlarken sadece “kriz ve ekonomi” çerçevesinde kalmadan, genel olarak bunalım olgusunu masaya yatırmak istedik. Hemen her biri, bir dergi boyutunda işlenebilecek olan, çeşitli açılardan yaklaştığımız bunalım konusunu kısıtlı sayfalarımızdan tüm derinliği ile sunamadığımızın farkındayız. Gene de Kıbrıs gibi güzel bir ülkede bile bunalım kelimesinin ne kadar çok olguyu çağrıştırabileceğine dair genel bir çerçeve çizebildiğimizi düşünüyoruz.

Açıkça görülüyor ki hayatımızın hemen her boyutunda yaşanan altüst oluşlar, eğitimden sağlığa, ekonomiden psikolojiye yüzleşmekte olduğumuz sıkıntılar, içinde yaşadığımız sistemin temel varoluş şeklidir. Krizler, bunalımlar, buhranlar ve depresyonlar küresel kapitalizmin (emperyalizmin) normalliğidir. Yaşamlarımızın içerisinde bulunduğu çalkalanma hali; beceriksiz yöneticilerin, aksi tesadüflerin, aç gözlü küresel prenslerin veya sadist ABD başkanlarının tercihi değildir. Tam aksine tüm bu “özneleri” hayatlarımıza musallat eden çok daha temel bir mantık vardır; “emperyalist kapitalist dünya düzeninin” ihtiyaçları. Bizlerin sıkıntıları madalyonun sadece bir yüzüdür. Diğer yanda bu sıkıntıları paraya çeviren, bu sıkıntılarla beslenen bir sistem vardır. 2008 yılından beridir devam eden krizin sadece yoksulluk, açlık, işsizlik üretmediğini zenginlerin milyonlarına milyonlar kattığını söylesek bu bile yeterli bir örnektir.
Bu küresel biçimde örgütlü bunalım makinesinden bireysel bir kurtuluş olamayacağı gibi teker teker ülkeler için de her hangi bir çıkış söz konusu değildir. İçinde yaşadığımız çağın tayin edici mücadelesi ezilenlerin bunalımını ezenlerin bunalımına çevirip çeviremeyeceğimiz olacaktır. 21. yüzyılın sosyalizmin zaferinin veya insanlığın sefaletinin pekişmesinin yüzyılı olup olmayacağını bu mücadele belirleyecektir. Bu yüzden şimdi her zamankinden daha fazla ya sosyalizm ya da barbarlık seçeneği ile karşı karşıyayız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder