1 Kasım 2009 Pazar

Bak Şu Konuşana!

28 Ekim tarihindeki eylemden sonra Ekonomik Örgütler Platformu adı altında gazetelere tam sayfa ilanlar veren sermaye kesimi, çalışanlara akıl vermeye kalktı. Hükümetin icraatlarını savunarak kamuda çalışanlar ve özelde çalışanlar arasına nifak tohumları sokma amacını güttüğü açıkça belli olan ilanda bakın neler deniliyor:
“Ülkemizin en temel sorunlarından biri özellikle kamuda örgütlü bazı sendikaların sürekli olarak devletin bütçe imkanlarını ve ödeme gücünü sınamaktan vazgeçmemesidir.”

Bu ifade ile özel sektör ve kamu emekçileri arasında çizgi çekiliyor, sendikalar hedef gösteriliyor ve kamu emekçileri haksız kazanç sağlayan insanlar olarak lanse ediliyor. Üstelik bu ülkenin en temel sorunuymuş! Yani ülkenin en temel sorunu vergi kaçırılması, özel sektör çalışanlarının yatırımlarının gerçek maaşları üzerinden yapılmaması, eğitim ve sağlıktan devletin çekilerek halkın cebinin patronlara peşkeş çekilmesi değilmiş.
“Sizlerden beklentimiz karşılanabilir olmayan hep talepkar tutumunuzdan vzgeçmenizdir.”
 Vergi affı, elektrik affı, sigorta affı, teşvik, prim, kalkınma kredisi diye diye bütçenin içini boşaltanların ağzından çıkan sözlere bakar mısınız? Peki taleplerimizden vazgeçip ne yapacak mışız?
“Sadece kendi imkanları ile yanıp kavrulan ve maaş ödeme gücü mevcut olumsuz ekonomik şartlarla sınırlı özel sektörde istihdam edilen gençlerimizin de bu ülkenin çocukları olduğunu ve ikinci sınıf yurttaş olmadığını unutmayınız.”
Emeğini sömürerek yaşadıkları, sigortasını gerçek maaşı üzerinden yatırmadıkları, evlerindeki özel işlere kadar yaptırdıkları, aksi günlerinde bir sözleri ile kovdukları emekçilerini ne de çok severmiş patronlarımız gördünüz mü? Kamu emekçilerinin ve onlarının sendikalarının asgari ücretin arttırılması taleplerine veya özelde sendikalaşma zorunluluğuna neden karşı olduklarını açıklamaları daha aydınlatıcı olurdu bu durumda. Üstelik kendi yarattıkları kayıt dışı sorunu ile mücadele etmek, halkımızın öz kuruluşları olan KİT’leri birer kara delik olarak lanse edip özelleştirmek gibi anlamsız hedefler gösteriyorlar bizlere.
Soruyoruz:
Bu ülkede üretimin bitirilmesinin sorumlusu, dışardan getirdiği malları ucuza satmak için yıllarca UBP ile işbirliği yapan ve iç piyasada sanayiyi yok eden Ticaret Odası ve sanayicilikten çok tüccarlıkla uğraşan Sanayi Odası değil midir?
Her köşe başında mantar gibi biten otellerle çevreyi talan eden, açtıkları casinolarla ülkeyi uyuşturucu ve kumar cenneti haline getiren, her türlü kara para aklama işini yaptıktan sonra sermayesini yurt dışına kaçıran Otelcilerin Birliğinin herhengi bir konuda söz söylemeye hakkı var mıdır?
Özel sektörde çalışan emekçilere 1075 TL asgari ücreti layık gören İşverenler Sendikası’nın emekçiler adına konuşmaya hakı var mıdır?
Kaçak işgücü ile güvensiz çalışma ortamlarında yabancı işçi istihdamı ile yaşayan, kölelik koşullarında insan çalıştıran Müteahhitlerin Birliği demokrafik yapıdaki bozulmadan söz edebilir mi?
Bu ülkenin sermayedarları emekçilere çağrı yapıyor, ülkemizin iyiliği için kendimizi değil onları düşünmemizi istiyorlar bizden. Bakın şu konuşanlara...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder