Baraka
bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs istediği, bu uğurda mücadele ettiği
için, bazı çevreler tarafından milliyetçi olmakla suçlanmaktadır. Kimisi bunu
açık açık, çoğu da gizli saklı yapsa da; Baraka’nın etki alanı, etkinliği, gücü
arttıkça bu tür söylemler de artmakta...
Peki
bağımsızlık istemek gerçekten de milliyetçilik midir?
Baraka’nın
değerleri arasında ‘bağımsızlık’ ve ‘enternasyonalizm’ vardır(1). Bu iki değer
birbiri ile çelişiyor mu?
***
Bağımsızlıkçı
olmakla milliyetçi olmak arasında ilişki kuranlar, 1910’lu yıllar ile 1970’li
yıllar arasında dünyada gerçekleşen bağımsızlık mücadelelerini yüzeysel bir
şekilde öğrenip, yeterince iyi kavrayamayan kişilerdir. Bu kişiler, bağımsızlık
mücadelelerinin milliyetçilikle sonuçlandığını ve bağımsızlık isteyen herkesin
milliyetçi olması gerektiği sonucunu çıkarmaktadırlar. Oysa bu tamamen
yanlıştır.
Bağımsızlık
mücadeleleri çokuluslu imparatorlukların (Osmanlı, Rus, Avusturma-Macaristan
vb.) dağılması sürecinde veya klasik sömürgeciliğin (İngiltere, Fransa, İspanya
vb.) sona erdiği dönemde baskı altındaki halkalrın özgürlük talebinin somut
ifadesidir. Bugün ise sözde bağımsızlığa sahip ancak gerçekte ekonomik, askeri
ve kültürel olarak baskı altında bulunan yeni-sömürge ülkelerde karşılık bulan
devrimci bir anlayıştır. Bağımsızlık talebi etnik kimlik ekseninde ifade
edilmek zorunda değildir. Çoğu zaman da bunun tersi olmuştur. Örneğin Küba,
Venezüella gibi ülkeler taviz vermez derecede bağımsızlıkçıdır ancak kesinlikle
milliyetçi değildirler.
Milliyetçilik
ise, bağımsızlık karşısında ırkçı ve etnik kimlikleri temel alan bir
yaklaşımdır. Örneğin Osmanlı’nın dağılma sürecine girdiği ve bir çok halkın
bağımsızlık talebi ile hareket ettiği dönemde ortaya çıkan Türk milliyetçiliği;
Osmanlı’nın tarihte ele geçirdiği tüm topraklarda yaşayan etnik Türkleri bir
araya getirmeyi ve büyük Turan ülkesini kurmayı hedefler. Veya Bizans-Roma
coğrafyasında yaşayan Elen kökenli tüm halkları biraraya getirmek de Megali
Idea’nın (Büyük Düşünce) temel hedefidir. Oysa Azeriler, etnik kökenlerini
inkar etmeseler de Turan ülkesine dahil olmak yerine kendi bağımsız
devletlerinde yaşamak istediklerini her fırsatta dile getirmişlerdir. Veya Makedonlar,
Elen milliyetçiliğinin Megali İdea fikrini paylaşmamaktadırlar. Kısacası
milliyetçilik bir tür sömürgeleştirme biçimiyken, bağımsızlık ile özde
uyuşmazlık taşımaktadır.
***
Kıbrıs
örneğinde de bunu görmemiz mümkündür. Kıbrıs’ta milliyetçiliğin iki ana odağı
TMT ve EOKA; temel yaklaşımlarını Taksim ve Enosis olarak şekillendirmişlerdir.
TMT için hedef Kıbrıs’ın Türkler ve Yunanlar arasında paylaştırılması (Taksim)
suretiyle anavatanlara bağlanması, yani Turan ülküsünün gerçekleştirilmesidir.
Benzer bir şekilde EOKA da, Kıbrıs’ın tamamının Yunanistan’a bağlanmasını yani
Enosis’i, Megalo Idea’nın (yani tüm Elenlerin birleştirilmesinin) bir adımı
olarak tarif ediyordu.
Ne TMT ne
de EOKA için Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Elenler söz konusu değildir. Her iki
milliyetçi örgüt de, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Elenlerinden bahsederek bu iki
halkın ada üzerinde sadece anavatanlarını temsil ettiğini iddia etmişlerdir.
Kıbrıs’ın
bağımsızlığı gibi bir düşünce ne TMT için ne de EOKA için söz konusu dahi
değildir. Kıbrıs adasında milliyetçiliği temsil eden hiçbir odak, bağımsızlığı
savunmamıştır. Bağımsızlık talebi ilk önce Kıbrıs Komünist Partisi(2)
tarafından dile getirilmiş ve her zaman da devrimciler, solcular tarafından
savunulmuştur(3).
Devrimciler
için bağımsızlık; ezilen, sömürülen, baskı altında tutulan halkların kendi
geleceklerine yön verme haklarının tanınmasıdır. Ekonomisi, siyaseti, kültürü
ve sosyal yaşamını kendi şekillendirmeyen; başka etkenlerce belirlenen
halkların özgür olmadığı bizim için açıktır.
Bağımsızlık
ile milliyetçiliği eşdeğer tutan postmodern çizgiye göre; “bağımsızlık talep
edenler bunu etnik temelden tanımladıkları kendi halkalrı için dile
getirmektedirler.”
Oysa bu
doğru değildir. Etnik temelden düşünen bir milliyetçi, aynı etnik temelden
taarif ettiği başka coğrafyalar ile bütünleşmek, birleşmek isteyecektir. Bu da
bağımsızlık değil, Turan, Megalo İdea demektir.
Üstelik
bağımsızlık talebi en çok da kültürel bir talep olduğu için, yakın
coğrafyalarda yaşayan veya içiçe varolan farklı kültürlerin birlikteliği de
bağımsızlıkçılığın temel bir parçasıdır(4).
***
Bağımsızlık
enternasyonalizm ile çelişmemekte, tam tersine onu tamamlayan bir nitelik
göstermektedir. Kıbrıs’ın bağımsızlığını talep eden Halk-Der bunu “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir”
sloganı ile ifade ederken, Kıbrıs Komünist Partisi de “Bağımsız Kıbrıs Çok Yaşa, Enosis Tumba” sloganını benimsemiştir.
Bugün
bağımsız, birleşik ve halkları kardeş bir Kıbrıs mücadelesi, işte bu yüzden
hala sosyalistlerin devrimcilerin temel mücadelesidir.
(1) Hemen
Şimdi, Argasdi Kitaplığı, 2011
(2)
Yiannos Katsourides, Kıbrıs Komünist Partisi Tarihi, Khora Yayınları, 2014
(3) Münür
Rahvancıoğlu, Kıbrıslı Türk Devrimci Hareketi, Argasdi Kitaplığı, 2009
(4) Kolektif, Argasdi
Seçme Yazılar, Argasdi Kitaplığı, 2014, sayfa 325
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder