Kamil Hür,
yaklaşık on yıldır her 16 Ağustos’ta bahçesine Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı
çekiyor. Yanına da Kıbrıs Cumhuriyeti’nin garantörü konumundaki ülkelerin
bayraklarını; TC, Yunanistan, İngiltere…
Son birkaç
yıldır da Kıbrıs Cumhuriyetinin üyesi olduğu uluslararası örgütlerin
bayraklarını eklemişti bu seremoniye…
Biz aynı
fikirde olsak da olmasak da; kendi görüşünü, kendi fikrini, kendi siyasal
duruşunu; demokratik çerçevede ifade eden değerli bir insandır Kamil Hür…
Ancak Kamil
Hür’den rahatsız olanlar var…
***
Yıllardır
her 16 Ağustos’ta gözaltına alınır Kamil Dayı…
TC Genel
Kurmayı’na bağlı TC Barış Kuvvetleri’nden emir alan GKK’nın kontrolündeki polis
teşkilatı gider ve Kamil Hür’ü karakola davet eder…
İfadesini
alır, dava okur, bayraklara emare olak el koyar ve bir sonraki yılı beklemeye
koyulur kahraman kolluk kuvvetlerimiz…
Böylece
“vatan da bir hainden korunmuş” olur…
Geçtiğimiz
yıl Mağusa’da Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağı vesilesiyle açılan bir davada, Koray
Başdoğrultmacı’ya da aynı “prosedür” uygulandı…
Ancak
mahkeme sonuçlanıp da polisin yaptığının hukuk dışı olduğu karara bağlanınca,
“vatanımız savunmasız kaldı”…
Bu soruna
bir çözüm bulmak lazımdı…
Resmi
faşistlerin etkisiz kaldığı yerde bu yıl sivil faşistler devreye girdi ve 17
Ağustos günü Kamil Hür’ün bayraklarını koyduğu depo kundaklandı…
Bu ülkede
faili meçhul yüzlerce olaya tanık olmuşluğumuz var…
Bu yüzden
kendi failimizi kendimiz tahmin etmeye alışkınız…
Gelin
biraz düşünelim, Kamil Hür’e kim saldırdı?
***
Adına kktc
dediğimiz devletçik, bildiğiniz gibi adına anavatan dediğimiz TC’nin etkin ve
fiili güvencesi altında bulunuyor…
TC’yi
biliyorsunuz; hani şu haziran ayında yapılan seçimlerin görmezden gelindiği,
cumhurbaşkanının fiilen başkan gibi davranıp “anayasanın hükmü kalmamıştır”
dediği, hükümeti kurma görevini başaramayan AKP başkanının ısrarla görevi
devretmediği ülke…
İşte bu
bildiğiniz TC’nin kktc’de kırk binden fazla askeri var… Resmi nüfusun altıda
biri kadar asker…
Bu
askerler bizim güvenliğimiz için tabii… Mesela kundaklama falan olmasın diye…
TC
askerlerine bağlı GKK’nın nüfusunu bilmiyorum ama on beş bin civarında olduğunu
tahmin etsem yanılmam sanırım. GKK da kktc’nin askeri kurumu ve emirleri
doğrudan TC’den alıyor. Buradaki başbakan, cumhurbaşkanı, içişleri bakanı gibi
fasariya makamları atlarak doğrudan kaynakla iletişim halinde…
Kırk bin
TC askeri ve ona bağlı on beş bin kktc askeri, yedi gün yirmi dört saat ufacık
bir ülkenin güvenliğini sağlamak için didinip çabalıyor…
Ama bu
kadar da değil. GKK’ya, yani TC’ye bağlı on binden fazla da polis var kktc’de.
Polislerimizin de bütün derdi bizim güvenliğimiz…
Yani
toplamda her dört kişiye bir güvenlik görevlisi düşüyor bu adada…
Bu durumda
kktc’nin, dünyadaki en güvenli yer olmasını bekliyorsunuz tabii…
Ya hiç suç
işlenmemeli yada işlenen suçun faili çok kısa bir sürede bulunmalı…
TC’ye
bağlı altımışbeşbin’den fazla kolluk gücünün olduğu bir coğrafya ne de olsa
burası…
Ama 17
Ağustos 2015 gecesi, kimliği hala bulunamayan kişiler Kamil Hür’ün evine girebiliyor
ve deposundaki bayrakları yakıyor…
***
Gelin
bilgilerimizi gözden geçirelim…
kktc’de
hepsi de TC’ye bağlı 65 binden fazla güvenlik gücü var.
Bu
güvenlik güçleri on yıldır Kamil Hür’ü her 16 Ağustos’ta gözaltına aldı…
Bu yıl,
mahkeme kararı nedeniyle gözaltı işleminin mümkün olmadığı ortaya çıktı…
Birden
bire Kamil Hür’ün deposu kundaklandı…
65 bin
güvenlik gücü, depoyu yakanları hala bulamadı…
Sizce Kamil Hür’e kim
saldırdı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder