Aşırı sıcak ve nemli hava nedeniyle 5-8 Ağustos tarihleri
arasında İçişleri ve Çalışma Bakanlığı tarafından “dışarda, açıkta, güneş
altında” çalışma yapılmasının yasaklanması, sosyal medyada çok tartışıldı.
Süreç tamamlandığına göre, gelin kısaca bir değerlendirme yapalım...
***
1- Kıbrıs’ın güneyinde ve LTB’de açık bir çalışma yasağı
getirilip, kamuoyu da “Çalışma Bakanlığı”’nı eleştirmeye başlayıncaya kadar;
ilgili Bakanlık söz konusu kararı almak niyetinde değildi.
2- Bu iki örnek ve kamuoyu tepkisi sonucu Bakanlık,
tepkileri yumuşatmak için bir “uyarı” yayınlayarak; patronlara ricada bulundu:
İşçileri gölgede çalıştırın, bol su verin vb...
3- Bu “uyarı” kamuoyunun tepkisini daha da arttırdı. Yer
yer 50 dereceyi aşan sıcaklığa, Meteoroloji Dairesi ve Tabibler Birliği’nin
tavsiyesine rağmen, Bakanlığın konuyu “uyarı” düzeyinde ciddiye alması, şaka
gibiydi...
4- Tepkilerin çığ gibi büyümesi, Bakanlığı yeni bir hamle
yapmaya ve “dışarıda, açıkta, güneş altında” çalışmayı yasakladığını duyurmaya
mecbur bıraktı...
5- Karar başta Dev-İş olmak üzere emekten yana kişi ve
örgütler tarafından olumlu karşılandı. Ancak kararın nasıl uygulanacağı da
sorgulanıyordu. Böylece bakanlığın yasağı uygulatmak yönünde hiçbir
çalışmasının olmadığı da ortaya çıktı...
6- Bakanlık sorgulamalara cevaben yaptığı ikinci
açıklamasında; “kamuoyunda duyarlılık olduğu için işverenlerin yasağı
deleceğini sanmıyoruz”, “yasağı delenleri Alo 102 ihbar hattımıza
bildirebilirsiniz” ve “karara uymamanın cezası 1 asgari ücret tutarında
cezadır” dendi... Bu açıklamadan da görülebileceği gibi, Bakanlığın yasağı
uygulatmak gibi bir yaptırım planı yoktu, kamuoyu baskısına “güveniyor”du,
ihbar hattı sonradan ve mecburen kurulmuştu, en vahimi de İş Yasası’nda
yasaklamaya gerekçe kılınan 36. Madde’nin cezası 1 Asgari Ücret değil, “1/2
Asgari Ücret” idi... Yani Bakanlık ceza olarak sunduğu maddeyi dahi yeterince
incelememişti...
***
Yasağın uygulanmaya başlamasının daha ilk saatlerinde,
yaşananın tam bir aldatmaca olduğu gün gibi açığa çıktı...
1- Bir günlük gazete, İçişleri ve Çalışma Bakanlığı’nın
kendi binasında “dışarda, açıkta, güneşte” inşaat işi yapıldığını fotoğrafladı
ve yayınladı...
2- Kişiler, örgütler ve internet siteleri, gün boyunca
yasağı delen yüzlerce işletmenin görüntülerini yayınladı... Yasak başta
bakanlık olmak üzere hiç kimse tarafından uygulanmıyordu...
3- İhbar hattı verimsizdi: Yeterli denetim personeli
olmadığı için ihbarlara etkin bir şekilde gidilemiyordu. Saat 15:00’dan sonra
ihbarlar otomatik olarak kaydedediliyor ve ertesi gün değerlendiriliyordu. Yani
fiilen 15:00’dan sonra çalışmak mümkündü...
4- En önemlisi; ASLINDA ORTADA KAMUOYUNUN SANDIĞI GİBİ
BİR YASAK YOKTU.
Kamuoyu Bakanlığın yasağını Kıbrıs’ın güneyindeki veya
LTB’deki yasak ile aynı nitelikte sanıyor ve sadece uygulamayı denetlemeye
odaklanıyordu. Hatta LTB de böyle sandığı için çalışan inşaatları mühürlemeye
başlamıştı.
Oysa Bakanlığın “yasak” olarak sunduğu kararın içeriği bu
değildi. Bakanlık inşaatların çalışmasını yasaklamamıştı. İşçilerin gölgede
kalmasını zorunlu kılmış, güneşe çıkmasını yasaklamıştı. Yani inşaat binasının
içinde harç yoğurmak, sıva yapmak, tuğla taşımak, beton dökmek serbestti... Ve
bakanlık bunu böyle uyguladı.
Bakanlık açık görülen inşaatlara uyarı veren denetim
personelini sürekli olarak düzeltti... Talimata göre, açık olan inşaatlara
uyarı verilmeyecekti, sadece doğrudan güneş altında çalışan işçileri olan
yerlere uyarı verilecekti... Böyle de yapıldı...
***
Geçtiğimiz hafta alınan sözde yasak kararına dönüp
baktığımızda; kamuoyunun baskısına ve hassasiyetine değil, patronların kar etme
güdüsüne öncelik veren ancak bunu yaparken de halka yalan söyleyip yanıltmaktan
bir an bile tereddüt etmeyen bir hükümet ile karşı karşıya olduğumuzu
görüyoruz...
Böyle bir hükümetin her kararını şüphe ile karşılamak
için daha geçerli bir neden var mıdır?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder