Çalışma hayatımızın düzenli, adil, örgütlü ve tatmin
edici olduğu söylenemez. Bu durum özellikle emekçiler tarafından bakıldığında
böyledir. Ancak dünya ile kıyaslandığında, belki de uluslararası standartlara
en yakın uygulamamız; bu adaletsiz durumu değiştirmek için mücadele etmesi
beklenen emekçilerin özenle bölünmüş olması bakımından gösterilen “başarı”dır.
Bölük Pörçük
Emekçiler
Kıbrıs’ın kuzeyinde çalışan kitleler genel olarak; kamu
(memurlar) ve özel sektör emekçileri olarak bölünmüştür. Kamudaki hakların daha
fazla oluşu nedeniyle, bu iki kesim birbirine düşmanlaştırılarak rakip
kılınmış, özellikle medya ve patronlar tarafından da bu düşmanlık sistematik
olarak körüklenmiştir. Ancak bölünme hali bununla sınırlı değildir: Hem kamu
hem de özel sektör emekçileri, kendi içlerinde
birçok farklı statüye sahip kesimlere ayrılmıştır.
Kamuda; kadrolu, geçici, özürlü, hizmet alımı, sözleşmeli
gibi kategoriler yanında; Sosyal Güvenlik Yasası ve Göç Yasalarına tabi olanlar
ve olmayanlar şeklinde parçalanmış olan emekçiler; aslında hak, yükümlülük ve
sorunlar açısından çok az ortak noktaya sahiptirler.
Aynı parçalanmışlık özel sektörde de gözlemlenebilir:
kktc vatandaşları ve yabancı uyruklu çalışanlar arasında (her ne kadar yasal
olarak aynı mevzuata tabi olsalar da) maaş, özlük hakları, iş yükü gibi
konularda büyük bir uçurum vardır. Yabancı uyruklu çalışanlar içerisinde TC
kökenli olmayanlar (üçüncü ülke vatandaşları) ise sömürü piramidinin en
dibindeki yerlerini yıllardan beridir korumaktadırlar.
Ülkemizdeki emekçilerin durumunu iş kazası ölçeğinde bir
yelpazeye yerleştirdiğimizde; kazaların büyük bölümünün özel sektörde, ölümlü
kazaların neredeyse tamamının ise yabancı uyruklu işçiler arasında
gerçekleştiğini söyleyebiliriz.
Göçmen İşçi
Bir ülkenin vatandaşı olmayıp da, o ülkeye çalışma
maksatları bakımından gitmiş herhangi bir kişiye “göçmen işçi” diyebiliriz.
Göçmen işçiler, başta psikolojik niyetleri bakımından diğer işçilerden ayrılırlar.
Çalışmakta oldukları ülken sosyal yaşamı, kültürel yapısı, siyaset, medya,
ekoloji gibi meseleleri ile mecbur kalmadıkça ilgilenmezler. Gündemleri geçici
bir süreliğine bulundukları ülkede çalışmak, para kazanmak, olabildiğince rahat
bir dönem geçirmek ve kendi ülkelerine dönmek üzerine odaklıdır.
Eğer ülkenin çalışma hayatı ve mevcut emekçileri
tarafından şekillendirilmiş bir mücadele pratiği varsa, bu pratiğe katılmakta
sıkıntı yaşayacakları söylenemez. Ancak böyle bir pratik yoksa, en ağır sömürüye
maruz kalanlar da göçmen işçiler olacaktır. Uzun saatler boyunca, pis ve ağır
işlerde, düşük maaşla ve güvencesiz bir şekilde çalışan göçmen işçilerin
yarattığı örnek; diğer tüm emekçilerin haklarında bir düşüş için patronları
heveslendirecektir. Bu yüzden göçmen işçilerin koşulları, sadece insani ve
yasal sebeplerden değil; pratik sebeplerden dolayı da emek hareketinin ana
gündem maddeleri arasında yer almak zorundadır.
Göçmen İşçilerin
Bizdeki Durumu
Ülkemizde göçmen işçiler TC uyruklu olanlar ve diğer ülke
vatandaşları olarak iki ana öbekte toplanmaktadır. En uzun saatler boyunca
çalışıp en düşük ücreti alan, en ağır işleri yapıp iş sağlığı ve güvenliği
mevzuatından en az faydalanan, yıllık ücretli izin, hafta sonu izni, güvenceli
iş gibi haklardan faydalanamayanların ezici çoğunluğu ise üçüncü ülke
vatandaşları arasında bulunmaktadır.
Göçmen üçüncü ülke vatandaşı işçilerin büyük çoğunluğu
Türkçe bilmediklerinden, yasal haklarından habersiz, kişisel bir yardım için
bile herhangi bir iletişim kurma şansından mahrum ve haklarını öğrenmek için
nereye gidebileceklerine dair hiçbir fikir sahibi olmadan, en ağır biçimde
sömürülmektedirler. Çalışma yaşamını düzenlemek iddiasında olan Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde, Vietnam, Çin, Pakistan, Nijerya
vb. onlarca ülkeden gelen bu göçmen işçiler için tek bir tercüman bile yoktur.
Çalışma yaşamına ait dökümanlar, Türkçe dışında hiçbir dile çevrilmemiş ve
göçmen işçilerin çalışma, sağlık, eğitim, barınma ve beslenme koşulları ile
ilgili hiçbir girişimde bulunulmamıştır. Kaos gibi görünen ama aslında tamamen
bilinçli bir şekilde patronlara rahat sömürü imkanı yaratan koşullar yıllardan
beridiri sabit tutulmaktadır.
Üçüncü ülkelerden getirilen işçilerin neredeyse tamamı,
insan simsarı acenteler aracılığı ile ve ilk maaşları karşılığında
pazarlanmaktadır. Bu acenteler yasadışı olmalarına rağmen, internet siteleri
açmakta, ofis adresi göstermekte ve rahatça faaliyet yürütmektedirler.
Yapılmakta olan ihbarlara rağmen, onyıllardır kapatılan tek bir acente bile
olmamıştır. Kadın işçiler sistematik olarak erkek patronların tacizine maruz
kalırken, ortalama maaşlar ise asgari ücretin çok altında olan 500 dolar
civarında tutulmaktadır.
Örgütlenmek
Mevcut durumda gerek üçüncü uyruklu gerek TC uyruklu
olsun, göçmen işçilerin mücadele yolu ile örgütlenmesi neredeyse imkansızdır.
Öncelikle ülkemizde ya ev hizmeti yada küçük işletmelerde çalışan bu işçiler
birbirleri ile mekansal olarak ayrı alanlarda bulunmaktadırlar. Bunun yanında
dil, din, etnik köken gibi ayırıcılar nedeniyle de birlik olunacak koşullar
mevcut değildir. Yabancı bir ülkede, blmedikleri bir yasal mevzuata tabi
olarak, anlamadıkları bir kültürde geçici olarak bulundukları duygusu ise en
temel örgütsüzlük nedenidir...
Çalışma yaşamımızın genel olarak düzene girmesi,
emekçilerin hak ve koşullarının insani düzeye yükselmesi ise göçmen işçilerin
maruz kaldığı sömürü şartları devam ederken mümkün olamaz. Kamuda örgütlü
sendikalar, bu genel doğruyu ya bilmezden gelmekte yada görmezden gelmekte
uzmanlaşmış durumdadırlar. Oysa kamuda hızla gerilemekte olan hakların durumu
da özel sektördeki sömürüden ayrı düşünülemeyecek olan bir şeydir.
Bu durumda özel sektör emekçilerinin, göçmen işçileri de
kapsayacak bir örgütlülük yakalaması, sendikal mücadelenin örgütlenmesi dışında
herhangi bir çıkış yolu yoktur.
Bağımsızlık Yolu tarafından örgütlenen, Baraka tarafından
da desteklenmekte olan ve Sendikasız İşçi Çalıştırılmasını Yasaklayan bir yasa
önermekte olan kampanyanın başarılı olması durumunda; kurulacak sendikalar aracılığı
ile bu vahşi sömürünün azaltılması için bir şans yaratılabilir. Aksi takdirde,
hangi kategoriye tabi olurlarsa olsunlar tüm emekçilerin hakları hızla
gerilemeye devam edecektir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder