Sarayda verilecek ziyafet öncesi; tavuk, ördek, hindi ve
keklik mutfakta toplantıya çağrılırlar. Toplantıyı açan aşçı, seçme özgürlüğü
ve demokrasinin nimetlerine dair uzun bir konuşma yaptıktan sonra, her birine
teker teker sorar: “Yenmeden önce hangi sosla pişirilmek istersin?”
Tüm hayvanlar sırayla tercihlerinin beyan ederken, bir
ördek itiraz eder: “Ben hiçbir şekilde yenmek istemiyorum!”
Toplantının organizatörü olan aşçının yanıtı nettir: “Bu
gündemimize dahil değil.”
Bugünlerde gündemimizde çok konu var...
Ancak bir süredir askıda olup yakın zamanda hareketlenen
konu: Türkiye’den kablo ile elektrik getirilmesi... Gündemi ise, bilindiği gibi
Türkiye belirliyor...
Boru ile su getirilmesi için prosedür ilerlerken, aynı
zamanda elektrik getirilmesi için de altyapının hazırlanmış olacağı ifade
edilmişti.
Hatırlayacaksınız, o vakitler CTP milletvekili Birikim
Özgür tarafından elektrikte TC’ye bağlanmanın istenir bir durum olduğunun ifade
edilmesi epey tepki çekmişti. Tepkinin büyük bölümünü de gene CTP’li
“radikaller” gösteriyordu. Bir de CTP’li olmayan (yada CTP’siz) CTPliler...
Aynı “radikal” CTPliler ve CTP’siz CTPlilerin parlayan
yıldızı Tufan Erhürman ise, elektrikte özelleştirmenin bizim ülkemizin
koşullarında doğru bir yaklaşım olmayacağını ifade eden açıklamalar yaparak,
gündeme daha uygun beyanlar vermekteydi. Bildiğiniz gibi gündemi, o zaman da
Türkiye belirliyordu...
***
Günler geçti, gündem değişti. Şimdi “kablo ile elektrik”,
“Türkiye’den elektrik”, “elektrik’te Türkiye’ye bağlanma”, “mevcut izole
yapının büyük sisteme bağlanması” veya siyasal pozisyonunuza göre hangi şekilde
ifade etmek istiyorsanız o konu, gündem oldu...
Hüseyin Özgürgün, Serdar Denktaş ve avanesi; bir protokol
imzalayıp işi bitirmekten yana...
Birikim Özgür zaten kablolu elektrik ile “yeni ufukları
kucaklama”ya çoktandır hazırdı, bekliyordu...
Karşı çıkan hiçkimse yok gibi göründüğü sırada, gözler
CTPli CTP’siz tüm “radikallerin” umudu Tufan Erhürman’a dönmüştü ki;
kendisinden belirlenen gündeme uygun bir açıklama geldi:
“Elektrikte mevcut
izole yapımızı büyük sisteme bağlama konusunda atılacak adımları prensip olarak
destekliyoruz. Ancak, imzalanması planlanan uluslararası anlaşmayı, imzalamadan
önce Meclis’te genel görüşme yapalım. İmzalanması planlanan anlaşmanın ekonomik
fzibilitesini görelim.”
Konumuz hangi sosla yeneceğimiz olduğu ve gündemimizde
“hiçbir şekilde yenmemek” olmadığı için, Tufan Erhürman’ın da birlikte servis
edileceği sos konusunda görüş beyan etme hakkını savunmasından doğal bir şey
yok aslında...
Kendisi hiçbir zaman belirlenen gündemin dışına
çıkacağını vaat etmemişti, CTPli ve CTP’siz “radikaller” ona bu anlamı
yüklüyorlarsa, bu Erhürman’ın kabahati değil...
Erhürman’ın ayıplanabileceği tek nokta ise aslında aynı
fikirde olmasına rağmen daha dobracı bir şekilde açıkça görüşlerini ifade eden
Birikim Özgür’ü hep yalnız bırakması olabilir. Ancak bu da tamamen kişisel
bakış açısına göre değişebilecek bir yaklaşım.
Bizim bildiğimiz kadarıyla CTP’de geçerli olan hukuk:
“erken öten horozun kesilmesi” yönünde...
Bu durumda Birikim erken ötüyor, Erhürman gündeme uyum
sağlıyorsa, bu CTP’nin teamüllerine aykırı olmaz...
***
Ama CTPli CTPliler ve CTPsiz CTP’lilerin dışında kalan
sol için, hala ortada birkaç mesele var...
Önceden Erhürman ile Birikim arasında bir fark olduğunu,
Erhürman’ın toplumsal varoluş mücadelemizde TC’den değil bizden yana olduğunu
ifade ederken; Birikim Özgür’e haksızlık etmedik mi?
Tamam, kandırılmış olabiliriz. Bugünlerde kandırılmak
gayet yaygın bir siyaset yapma biçimi zaten...
Peki, şimdi açıkça ortaya çıkan gerçekler ışığında
“ikisinin birbirlerinden farkları yok” diyerek, aynı haksızlığı devam ettirecek
miyiz?
Ne de olsa, birisi her dönem açıkça fikrini söylemiş.
Diğeri ne zaman susup ne zaman konuşacağını hesap etmiş. Üstelik kandırılmışsak,
kandıran da Birikim değil...
Fikirleri aynı olsa da, ikisinin bir farkları olmadığını
söylemek, Birikim Özgür’e haksızlık etmek olmaz mı? Samimiyet ve açık sözlülük,
o kadar önemsiz bir fark mı?
***
Diğer yandan, sarayda verilecek ziyafet yaklaşır, herkes
pişirileceği sosu seçerken, önemli bir meselemiz daha var gibi görünüyor...
Soslu veya sossuz, mideye indirilmek istemeyenlerin
gündemi reddedip aşçıya kafa tutmaktan başka yolu yoksa; “Birikim mi, Tufan mı”
diye sayıklayacağımıza söylenecek tek bir cümle kalıyor: “Bundan böyle gündemi
biz belirliyoruz!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder