1959 yılından beridir Kıbrıslı Türk halkının ve Kıbrıslı
Türk kooperatifçiliğinin en önemli değerlerinden birisi olan Kooperatif Merkez
Bankası etrafında son günlerde dönen tartışmaları ibretle takip ediyoruz.
Münhalsiz istihdamlar ve usülsüz krediler hakkında giderek daha fazla
öğrendiğimiz bilgiler, Kooperatif Merkez Bankası’nın nasıl yönetildiğine dair
halkımızın her bireyi gibi Bağımsızlık Yolu olarak bizleri de
endişelendirmektedir.
Ancak Kooperatif Merkez Bankası’nda yaşanmakta olanlar,
bazı yöneticilerin istifa etmesi ve onların yerine yenilerinin atanması ile
çözülecek sorunlar değildir. Ne yazık ki halkımızın ve kooperatiflerimizin malı
olan bu banka, 34 yıldır gelen-giden tüm hükümetlerce sistematik olarak
uygulanan politikalar sonucunda Kıbrıslı
Türklerin elinden alınmış ve siyasi partiler tarafından işgal edilmiştir.
Öyle ki, Kooperatifler Yasası gereğince 3 yılda bir
yapılması gereken seçimlerle Banka’nın sahibi konumundaki kooperatifler
tarafından seçilmesi gereken yönetim, 1983 yılından beridir atama usulü ile
oluşturulmaktadır. 1983 yılında zamanın hükümeti, yasaya aykırı bir şekilde
Kooperatif Merkez Bankası yönetimini görevden almış ve o yıldan beridir de
gelmiş geçmiş tüm yöneticiler hükümetler tarafından atanmıştır. Hakkında
şaibeler dolaşan mevcut yönetim de kooperatiflerce seçilmiş bir yönetim değil,
hükümet tarafından atanmış bir yönetimdir.
Kooperatif Merkez Bankası’nda genel kurul çağırma yetkisi
yasaya göre Kooperatif Şirketler Mukayyidi’nin elindedir. Fakat Mukayyitler de
hükümetler tarafından atanan üst düzey kamu görevlileridirler ve bugüne kadar
hükümet olmuş hiçbir parti ne UBP ne DP ne de CTP; halkın malı olan
kooperatiflerin halk tarafından yönetilmesini sağlayacak, yasanın ve
demokrasinin gereğini yerine getirecek bir Mukayyit ataması yapmamıştır.
Bu durum sadece demokratik sıkıntılara neden olmuş da
değildir. 1983 yılında Banka yönetimi hükümet tarafından işgal edildiğinde,
devletin bankaya hiç borcu olmadığı halde; bugün kktc hükümeti Kooperatif
Merkez Bankası’na 2 milyar 600 milyon TL borçludur. kktc'nin 2016 bütçesinin 4
milyar 515 milyon TL olduğu düşünüldüğünde bu rakamın ne kadar ciddi olduğu da
ortaya çıkmaktadır. Koop Bank önce hükümetler tarafından işgal edilmiş, daha
sonra da bankanın parası hükümetlerin kullanımına sunulmuştur. Üstelik yasal bankacılık uygulamalarına göre
hiçbir banka özkaynaklarının iki katından fazlasını kredi veremeyeceği halde;
gene kktc hükümetleri devlete verilen kredilerin özkaynak sayılmaması ile
ilgili düzenlemeyi de yapmış ve bu soygunu kılıfına uydurmuştur.
Tüm bu gelişmeler olurken Başkanı aynı zamanda CTP Parti
Meclisi üyesi olan Koop-Sen hiçbir direniş göstermemekte, aksine delege usulü
gasb edilen yönetim, üyelerinin çıkarları hilafına gelen giden tüm hükümetlerle
işbirliği içinde çalışmaktadır. Üzülerek görüyoruz ki demokrasi her noktada
askıya alınmıştır.
Bağımsızlık Yolu, Kooperatif Merkez Bankası’nın yasa
gereği gerçekleşmesi gereken seçimlerinin derhal yapılması için Genel Kurul’un
düzenlenmesi; seçimle oluşacak yönetimin 43 yıllık siyasi işgale dair
soruşturma-inceleme başlatması, halkın malı olan Kooperatif Merkez Bankası
üzerinde siyasi partilerin kurduğu çıkar çetesinin dağıtılması için çağrı
yapar.
Kooperatif Merkez Bankası’nda yaşananlar buz dağının
görünen yüzüdür. Banka gerçek hak sahiplerinin yönetimine iade edildiği zaman, ortaya
çıkan tablonun bugüne kadar hükümet olmuş tüm siyasi partilerin ortak eseri
olduğu görülecektir. Seçim partilerinin, sendikalar ve kooperatifler üzerinde
kurdukları rant düzenine ancak demokratik yollarla örgütlenmiş halk güçleri son
verebilir.
Bu ilkeyle halkımızı Bağımsızlık Yolu’nda örgütlenmeye ve
hakkımız olana, bizim olana sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Münür Rahvancıoğlu
Bağımsızlık Yolu
Genel Sekreteri
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder