İş
Yasası’na göre: “Herhangi bir hafta içinde yemek saatleri hariç olmak üzere,
günde sekiz saatten, haftada toplam kırk saatten fazla bir süreyle çalışma
yapılamaz.” Ancak ülkemizde yazılı olmayan patron yasası da şöyle söyler:
“çalışanlar leyhine hiçbir yasa uygulanamaz!”
Ülkemizde
1-2 işyeri haricinde hafta içi her gün 8 saat, bazı günler 8,5 saat çalışma
yapılması (inşaat, benzincilik gibi sektörlerde 10-12 saat çalışılması) normal
kabul ediliyor. Pazartesinden cumaya 8 saat günde çalışan bir emekçi haftada
toplam 40 saat çalıştığı halde dönüp bir de cumartesileri çalışmaya zorlanıyor.
Cumartesileri
sabah 8:00’den öğlen 13:00’e kadar olan süre 5 saat karşılıksız çalışılıyor.
Patronlar her hafta en az 5 saatimizi göz göre göre beleşe getiriyorlar.
Uygulanmayan
yasaya göre, haftada 40 saat çalışma süresini doldurmuş bir işçi daha fazla
çalışmak zorunda değildir. 40 saatten sonra yapılan çalışmalar fazla mesai
kabul edilir ve tamamen işçinin gönüllü olması şartı vardır. Ancak “bu bizim
normal uygulamamızdır, mesaiye kalmak zorundasınız” diyen patronlar, işten atma
tehtidiyle işçileri cumartesileri fazla mesaiye zorlamaktadır. Üstelik bu gibi
işyerlerinde aylık sigorta ve ihtiyat sandığı yatırımları hep asgari ücret
üzerinden yapılmaktadır. Haftada 45 saat çalışan bir işçinin maaşının nasıl
asgari ücret olduğu sorusunu soran hiçbir makam da yoktur!
Bir
işçi işe girerken aylık maaş olarak anlaştığı miktar, haftada 40 saat karşılığı
olan miktardır. Bundan fazla yapılan çalışma gönüllüdür ve eğer yapılmışsa karşılığı
ödenmelidir. Ancak sendikalaşmanın önünde her türlü engelin dikildiği ve işten
atma tehtidinin emekçiler üzerinde sallandırıldığı koşullarda, yasalar
uygulanmamaktadır.
İlerleyen sayılarımızda
ayrıntılı olarak inceleyeceğimiz mesai ve tatil günleri konusu patron cenneti
bu adada, kölelik koşullarında çalışmayı getirmektedir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder