1 Mayıs 2009 Cuma

Kim Kalıcı?

UBP’nin hükümet olması ile birlikte, CTP döneminde işe alınan geçici kamu emekçilerinin durumunun ne olacağı da tartışılmaya başlandı. Geçici emekçiler arasında işten durdurulma konusunda yaygın bir tedirginlik havası hakim. Sendikaların hemen hepsinin konuya bakışı; “geçiciler durdurulursa yapabilecek hiçbir şey yoktur” yönünde...

Öncelikle şunu belirtmek gerekir ki; gerçekten geçici nitelikteki işler hariç geçici personel alımı uygulaması yanlıştır. Bu yanlış geçmiş CTP hükümeti dahil bütün hükümetlerce yürütülmüştür. Büyük bir ihtimalle de UBP tarafından da devam ettirilecektir. Sendikalar geçici personeli de bünyelerine dahil ederek bu uygulamaya karşı aktif bir mücadele yürütmelidirler. Oysa geçmişte böyle bir mücadele anlayışı geliştirmeyen sendikalar, şimdi geçici personeli üye yazmak amacıyla, işten durdurulma korkusunu kullanmaya çalışmaktadır.
Elbette geçici personelin sendikalara üye olması iyi bir şeydir. Bu hedeflenmelidir. Ancak sendikaların geçiciler konusunda doğru bir çizgiye gelmesi de şarttır. Geçiciler sadece aidat toplanacak bir insan yığını olarak değil, kamusal hizmetlere katkı koyan emekçiler olarak görülmelidir. Tüm kamu emekçilerinin çıkarlarının ortak olduğu, bir kesimin düşük haklara sahip olmasının herkesi olumsuz etkileyeceği bilinci, kadrolu kadrosuz tüm personele yayılmalıdır. Geçicilerin kadrolanması ve yıllarca bu insanları emeklilik hakkından mahrum ederek çalıştıranların da soruşturulması talep edilmelidir.
Sendikal bürokrasi geçiciler konusunda fiili mücadeleye değil sadece yasal mevzuata yaslanmaktadır. Yasal mevzuat elbette önemlidir. Ancak Sendikalar yasal mevzuatın uygulanmasını denetleyen kurumlar değil, emekçiler leyhine ilerletilmesi için mücadele eden kurumlardırlar. Ne yazık ki sendikal bürokrasi yasal mevzuatı dahi yeterince bilmemektedir. Kamu alanında örgütlü sendikaların ufkunun sadece Kamu Görevlileri Yasası ile sınırlı olduğu geçiciler konusunun gündeme gelmesi ile açıklık kazandı. Sendika bürokratları, hükümetin geçici personeli istediği an işten durdurabileceğini sanıyor. Oysa geçici personel iş güvencesi bakımından İş Yasası’na bağlıdır ve İş Yasası bu konuyu çok açık bir şekilde düzenlemiştir. İş Yasası (4. Md) bütün işçiler ve işverenleri kapsamaktadır. Resmi devlet kurumlarının sadece harç bağışıklığı (9A. Md.) söz konusudur. İlgili yasalarda eksik bırakılan her konu İş Yasası’nın hükümlerine göre düzenlenir. Geçici personelin iş güvenliği ile ilgili yasal konuları ikinci sayfamızda daha ayrıntılı aktarmaya çalıştık. Ancak sendikal mücadele bakımından net olarak ortaya konulması gereken şudur:
Hiçbir yasa emekçilerin örgütlü ve bilinçli gücünden daha yukarda değildir. Sendikaların görevi (kadrolu, geçici, sözleşmeli, hizmet alımı) ayrımı gözetmeksizin BÜTÜN emekçileri örgütlemek ve bilinçlendirmektir. Bilinç sadece yasal hakların anlatılması olarak düşünülemez. Sendikalar hukuk bürosu değildir. Bilinç ortak çıkarların vurgulanması, işverene karşı mücadele ruhunun ayakta tutulmasıdır. Bu noktadan hareketle, emekçilerin birleşik, örgütlü gücü sendikalar; geçici personelin durdurulması durumunda HAYATI DURDURA-CAĞINI açıkça ifade edebilecek netliğe sahip olmalıdır. Emekçi kardeşlerimizin partizan uygulama-lara meze yapılamayacağını açıkça dile getirmeliyiz. Geçici personelin işini hükümetlerin iki dudağı ara-sına emanet etmeyeceğiz.  Emek-çilerin birleşik gücü karşısında hiçbir hükümet kalıcı değidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder