Yürümek
gerek...
Duramayız
artık buralarda.
***
Yürümek
için bize ne gerekli en çok?
Güçlü,
kuvvetli, antrenmanlı ayaklarımız mı olmalı? Yoksa yürümeye değer bir yol mu
bulmalı? Belki bir hedef gerek, yolunda acılar çekmeye değecek... Belki bir
yoldaş birlikte güvenerek yürüyecek...
Ama
bunların hiçbiri değilmiş gibi sanki yürümek için gereken şey...
Ayaklar
olmadan da yürünebilir ve zayıf ayaklar yürüyerek de güçlenir.
Hiç var
olmamış yollar açılabilir kararlı bir yürüyüşle...
Yürümek
için muhtaç değiliz sabit bir hedefe...
Bir hedef
için çıkılan bir yolda, yeni hedeflerin belirdiği, eski hedeflerin gerçekliğini
yitirdiği veya hedefin yeni anlamlarla zenginleştiği olmamış mıdır hiç?
Değil mi
ki, ne zaman bir hedefe varılsa, ne hedef o ilk hedeftir ne de yolcu o ilk yola
çıkan kişi...
Ve yollar
yoldaşlarla güzel elbette... Ama yalnız yürümek mümkün değil mi yine de?
Özellikle de mutlaka yürümek gerekliyse...
***
Marcos bir
hikayesinde Koca Antonio ile geçen bir konuşmasını aktarır(1)...
Koca
Antonio, parmağı ile güneşi gösterir ona. Ve Marcos da “parmak güneşi
gösterdiğinde aptallar parmağa bakarlar” der...
Koca
Antonio benimsemez bu küçümsemeyi. Aptal olduğu varsayılan insanların güneşe
bakmayarak kör olmaktan kaçındıklarını hatırlatır ve ekler: “Parmağa bakmak
kadar aptalcadır güneşe bakmak, çünkü sürekli havaya bakan kişi önüne çıkan ilk
engele takılacaktır...”
Ve iki
kafadar uzun uzun tartıştıktan sonra odaklanılması gereken şeyin, parmakla
güneş arasındaki görünmez yol olduğunda ortaklaşırlar...
Çünkü
yürüyecek olanın ihtiyacı olan tek şey yürüme arzudur...
***
Yürümek
gerek...
Duramayız
artık buralarda.
Durduğumuz
yer kızgın bir kor gibi yakıyorsa tabanlarımızı, artık yürümenin zamanı gelmiş
demektir...
Yürüdüğümüz
yollar yeni yolların başına gelip durmuşsa, aynı yolu yürümeye devam edemeyeceğizdir...
Hedef
seçilemeyecek kadar uzakta, yoldaşlar tereddütlü ve kararsız, ayaklar yorgun,
yol ise hiç yürünmemişçesine belirsiz olabilir...
İşte öyle
anlarda yürümeye devam ettiren şey nedir?
Bir yola inanmadan,
yürüyemezsiniz onu...
Bir yolu
yürümeden, sevemezsiniz onu...
Ve bir yolu
sevmeden, açamazsınız onu...
Yürümek
için gereken aşktır bize...
***
“Ne kuvvet
ne irfan bizi bu yolda fazla ilerletemez. Bu maceraya zayıflar da yeltenebilir;
güçlülerin umutları ne kadarsa zayıflarınki de o kadar olur(2).”
Gücün,
güçlünün şansı ile zayıfın şansının aynı olduğu en çetin yoldur aşk ile açılan
yol...
Derler ki,
insanı insan yapan elleriymiş...
Ve yine
derler ki, elleriyle maddeye şekil veren ilk insan; hem kendinin hem de
insanlığın geleceğini biçimlendirmiş...
Ya onca
övülen o ellerin serbest kalmasını sağlayan; ayakları üzerinde doğrulan ilk
insana ne demeli peki?
Daha yavaş
hareket etmek pahasına, dünyaya elleri serbest bırakan ayakların hiç mi payı
yoktur insanlık macerasında?
Ayaklar;
ileriye doğru yürümek, dostların yardımına koşmak ve zorbalığın karşısında
dimdik durmak için kullandığımız; tüm kahrımızı çeken, kıymetini hiç
bilmediğimiz o en ağır emekçileridir yaşamımızın...
Ve
duygulardan örülmüş bir yol vardır ayaklarla kalp arasında, belki bilirsiniz...
İnsanın
duyguları ayaklarına vurur: Çünkü ayaklar emirleri kalpten alır, eller ise
kafadan...
***
Yürümek
gerek...
Duramayız
artık buralarda.
Ki bizler
kendimizi bildik bileli yürüyorduk zaten...
Durduğumuz
dinlendiğimiz, hangi yöne sapalım diye düşündüğümüz de oldu... Ama bu anlar da
Yol’a dahildi hepten...
Şimdi
önümüzde yürünmemiş bilinmezlikleri, denenmemiş tehlikeleri ve tadılmamış
güzellikleri ile yepyeni bir ufuk beliriyorsa; geçmiş günlerin hakkını
esirgeyemeyiz bunda...
“Çok
yürüdük biraz duralım” diyen, sonra kaybolup giden eski dostlar...
“Bu yol
yalnız yürünmez, biz de katılalım” diyen yeni yoldaşlar...
Hem
ardımızda bıraktığımız, hem içimizde taşıdığımız, hem de gelecek için
umutlandığımız bir Yol’un parçalarıdırlar ruhumuzda...
***
Yola olan
bağlılığımız, yürümeye olan tutkumuz, yoldaşlığa olan inancımız, ayaklara
saygımız hep bu aşkın eseri..
Ve
bilirsiniz, aşkın yoktur bir nedeni...
(1)
Zapatista Hikayeleri, Yardımcı Komutan Marcos, Agora Yayınları
(2)
Yüzüklerin Efendisi, J.R.R. Tolkien, Metis Yayınları
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder