Bu su meselesi gündeme geldiği günden beridir
sokaktayız...
Yapmadığımız eylem, basın açıklaması, film gösterimi,
tiyatro, müzik, panel, konferans kalmadı...
Yazmadığımız yazı, anlatmadığımız, tartışmadığımız yön ve
önermediğimiz alternatif kalmadı...
Ama CTP içinde kalmayı onuruna yedirebilenlere
farkettiremedik bunu: “UBP imzalarken neredeydiniz” diyorlar?
Biz buradaydık da, herkesin bildiğini bilmediğinize göre
siz neredeydiniz acaba?
***
Bu su meselesi gündeme geldiğinden beridir sokaktayız...
Şefflık istedik...
TC’nin ne istediğini sorduk, hükümetin ne önerdiğini
sorduk, pazarlığın ne üzerine olduğunu sorduk, sorduk, sorduk...
Ama CTP içinde kalmayı onuruna yedirebilenler, soğuk bir
suskunlukla dudak büktüler “şeffaflık” talebimize ve “partiye güvenin” dediler
bize...
“Bilmeyin, öğrenmeyin, düşünmeyin, tartışmayın,
sorgulamayın; partiye güvenin!”
İyi de, parti kimdi?
Birikim Özgür’ün ağzından başka konuşuyordu bu “parti”, Tufan
Erhürman’ın ağzından başka, Doğuş Derya’nın ağzından başka, Hasan Ulaş
Altıok’un ağzından başka, Ömer Kalyoncu’nun ağzından başka, Mehmet Ali Talat’ın
ağzından başka...
Yoksa, “parti” kafamızı karıştırmaya mı çalışıyordu? Ve
aslında konuşanların hepsi, aynı amaca mı hizmet ediyordu?
***
Artık imzalayacağınız belli olunca; TDP, Baraka ve
Bağımsızlık Yolu bu ülkedeki vicdanlı her sıradan insanın yapacağı en sıradan
şeyi yaptı...
Sizin güvenmemizi istediğiniz o partinin başbakanı, makam
arabasının içinde Ankara yollarına düşerken; bizim çocuklar “imzalama” diyerek
uğurladı onu...
Siz orada yoktunuz...
Herhalde hala partinize güveniyorsunuz...
***
Şimdi, fikrimizi söyledik, ne olup bittiğini öğrenmek
istedik diye; hala CTP içinde kalmayı onuruna yedirebilenler; “ucuz
kahramanlık” diyorlar buna...
Ucuz kahramanlık!
Oysa ne kahraman olmak gibi bir derdimiz var, ne de sizin
gibi “fiyatımız”...
Vicdanımıza gölge düşürmeden, başımız dik ve onurumuzla
geçip gitmektir bu dünyadan tek amacımız...
***
Ah be dostlar...
Halkına, kendine, geleceğine saygısı olan sıradan
insanlar olarak fikrimizi söyleyip, ne olup bittiğini öğrenmek istememizin
neresi kahramanlık? Neresi ucuz?
Siz parti imkanları ile kişisel popülaritenize cila
çekip, hükümet kaynakları ile “akil insan” rollerinde egolarınızı şişirirken,
bir de bunun için “ödenirken”; bizim özel hayatlarımızda ne gibi bedeller
ödediğimizi ve bu bedelllerin hiç de ucuz olmadığını bilemezsiniz tabii...
Memleketi satılığa çıkararak sizin elde ettiğiniz
“girdi”yi, tahsil edemiyor oluşumuz “ucuz”a gittiğimiz izlenimini verebilir
belki size...
Ama bizim buralarda “tahsilat”; aldıklarınla değil
verdiklerinle hesaplanıyor...
Siz bilmezsiniz, anlamazsınız siz...
Çünkü almadan vermekten, vererek almaktan, hakikate
hizmet etmenin verdiği hazdan, doğrunun tarafında olmanın huzurundan; çoktan
vazgeçmişsiniz...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder