“Segui il tuo corso e lascia dir le genti
Sen yolunda yürü ve bırak ne derlerse desinler”
Dante / İlahi Komedya
Toplantı yapıp karar alması en sıkıntılı
ortam hangisidir bugünlerde sizce?
Fikirlerin çatıştığı, kişilerin atıştığı,
görüşlerin yarıştığı ortam hangisidir?
Bazı üyelerinin “hangisini yapsak en doğrusu
olur acaba” diye tereddüt ettiği, başka bazı üyelerinin “mutlaka şöyle
yapmalıyız” diye ısrar ettiği ortam hangisidir acaba?
Mutlaka bir karar alması gereken, ama hangi
kararı alacağının dışında bu kararı hangi dozda uygulayacağına dair de
düşünmesi gerekenlerin ortamı hangisidir dersiniz?
Alacağı kararın sonuçlarını da öngörmeye
çalışan, olayların nasıl bir boyut kazanacağını kesin bir şekilde bilemeden
karar almak baskısı ile karşılaşan kimlerdir?
Karar alması için, karar almaması için, şöyle
bir karar alması için veya böyle bir karar alması için her yönden, her kesimden
ve her düzeyden baskı altında olan ortam hangisidir sizce?
Elçilik’teki Müsteşarlar toplantısı mı? Meclis
Genel Kurulu mu? Bakanlar Kurulu mu? UBP MYK’sı mı? CTP MYK’sı mı? Hangisi
acaba?
***
Elçilik’te her bakanlığa denk düşen bir
müsteşar var belki de bilirsiniz. Eğitim Bakanlığı’nın işlerini Eğitim
Müsteşarı, Sağlık Bakanlığı’nın işlerini Sağlık Müsteşarı takip eder, ve bu
bütün bakanlıklar için böyle gider...
Kim kimi takip ediyor olursa olsun, bir tür
gölge kabinedir kısacası TC Elçiliği denen yer...
Belki bazılarınız “karar alması en sıkıntılı
ortam burasıdır” der?
Oysa bence, gölge kabinenin toplantıları
kolayca biter...
Dişe dokunur farklı fikirler bulamayız bu
müsteşarlar arasında...
Yapacaklarının sınırları TC’de hazırlanan
paketlerle bellidir ve Tayyip Bey, IMF, DB’nin neo-liberal kararları ile
çizilmiştir.
Meclis desek kafa sayısı belli, el sayısı
belli: Uyursun uyanırsın, tarafına göre el kaldırırsın...
Bakanlar Kurulu ile UBP MYK’sı arasında sizce
var mıdır en ufak bir fark?
Otur dersin oturur, kalkar eğer dersen kalk!
Geriye kalıyor CTP, TDP ve bir sürü diğer “P”.
Sakın “zor onların işi” deme...
UBP’yi eleştir, Tayyeap’e dokunmazsan, kolay
sayılır işin yine de...
***
Sendikal Platform toplantıları en sıkıntılı
toplantılar gibi görünüyor bugünlerde...
Farklı fikirleri barındıran, farklı kesimleri
temsil eden toplantılar sadece burada yapılıyor...
Öyle ki, “dost”
da “düşman” da, “hem dost hem düşman” da, “ne
dost ne düşman” da temsil ediliyor bu toplantılarda...
Kimine göre; “yamalı bohça”, “karmakarışık
bir çorba”, “her fikri barındıran salata”...
Kimine göre ise; Kıbrıslı Türklerin amiral
gemisi, olası tek direniş adresi...
Kimi kendi istediği olsun ister, kimi hiçbir
şey olmasın diye canını yer...
Kimi her yaptığı ile sonuç almasını bekler,
kimine onurlu bir direniş yeter...
***
En sıkıntılı toplantılar Sendikal Platform
tarafından yapılıyor bu günlerde...
AKP işbirlikçiliği için yarışırken birileri,
birileri “özelleştirmeye hayır” bile diyemezken...
Siyaseti yalanlarla tüketirken birileri,
birileri onuruyla direnemezken...
“Hayır” demenin adresidir bugün Sendikal
Platform...
“Yenilsem de hayır”, “ezilsem de hayır”,
“hayır, hayır, yüz kere HAYIR!”
Evet siyasetin hali akıllara zarar...
Evet parti işlerine karışmamalı sendikalar...
Ama daha fazla beklemek neye yarar?
Artık değişti işler “azı zarar, çoğu karar.”
Hem, “ummadığın taş, baş yarar...”
AKINTIYA KARŞI
Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktvisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
* Bu yazı 9 Ocak 2013 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder