30 Ocak 2013 Çarşamba

Karpaz’da Ne Oldu!



Bilindiği gibi Baraka’nın da kurucuları arasında bulunduğu “Karpaz Milli Parkı’nı Koruyalım İnisiyatifi” tarafından 27 Ocak Pazar gün saat 10:30’da Özel Koruma Alanı içerisinde bir basın açıklaması yapılacağı kamuoyuna duyurulmuştu.
Ancak o gün Dipkarpaz Köyü’nde yaşanan olaylar, ne yazık ki bu basın açıklamasından daha fazla gündem oldu, daha fazla konuşuldu...
İnisiyatif’in amacı çok net ve meşruydu. İlan edilen amaç ve uygulanacak olan yöntemde belirsiz olan hiçbir şey yoktu...

İnisiyatife üye örgütlerin kitlesi ve çağrılı olan halk kesimleri, Özel Koruma Alanı içerisinde devam eden inşaat faaliyetlerini gözlemlemeye, denetlemeye ve ardından da konu ile ilgili görüşleri kamuoyu ile paylaşmaya davet ediliyordu.
Bu amaçla, bölgedeki son yerleşim biriminin içerisinden geçen yol kullanılarak, 4-5 kilometre ilerideki Blue Sea mevkiine kadar araçlarla gidilecek ve bu bölgede basına açıklama yapılacaktı...
***
Bir konuda halk içerisinde farklı fikirlerde olan insanlar olabilir ve bazen bu farklı fikirler anlaşmazlık boyutuna da varabilir. Ancak herhangi bir kesimin, kaygılı olduğu bir konuyu gözlemlemesi ve o konuya dair fikirlerini kamuoyu ile paylaşmasında tahrik olacak, provoke olacak, infial içerisine girecek bir şey yoktur...
Basının büyük bir çoğunluğu “Karpaz halkı”nın; İnisiyatif’in yaptıklarından dolayı infiale kapıldığından, halkı anlamak gerektiğinden, yıllarca geri bıraktırılmış bir bölgenin de bazı ihtiyaçları olabileceğinden bahsetmektedir...
Peki bu doğru mudur?
Akıllarınca, Dipkarpaz halkını savunmaya çalışan bu münevverler aslında bölge halkına hakaret etmektedir...
27 Ocak günü yol kesen kişiler Dipkarpaz halkı değildi...
O gün orada yol kesen, tehtidler savuran, linç girişiminde bulunan kişiler; UBP bölge örgütünün faşist unsurları ve halk içerisinden kandırarak oraya taşıdıkları bazı insanlardan ibaretti... Öyle çok kalabalık bir kitle olmadıkları gibi yarısından fazlası da kenarda bekleşmekteydi. Bağırıp çağıran, insanları galeyana getirmeye çalışanlar ise topu topu 30-40 kişiydi...
Bu 30-40 kişiye müdahale ederek, zararsız hale getirme görevini yerine getirmeyen Polis Teşkilatı yüzünden, geriye kalan halk kitlesinin de zaman zaman tansiyonu yükseldi... Ama elebaşları hiçbir zaman 40 kişiyi geçmedi...
Pazar gün yaşanan; UBP’li faşistler, Belediye, Kaymakamlık ve Polis Teşkilatı işbirliği ile organize edilmiş bir AKP’ye yalakalık şovuydu... Ne halk ile çevrecilerin, ne Dipkarpazlılar ile Lefkoşalıların ne de Türkiyeliler ile Kıbrıslıların bir kapışması değildi...
Sadece yolu kullanıp oradan geçerek gidecek insanların, kimseyi tahrik etmesi zaten mümkün değildir...
Bu olay organize bir olaydır ve altyapısı bir gece önceden UBP teşkilatı eli ile hazırlanmıştır...
***
Gerçekliği bir kez daha ortaya koyalım...
Pazar gün AKP’nin arzuları doğrultusunda harekete geçen UBP-Belediye-Kaymakamlık ve Polis, bir grup faşist çapulcu ve kandırılmış halk kitlesini kullanarak, bu ülkenin demokrat insanlarının yolunu kesmelerini sağlamıştır... Bu Dipkarpaz halkının yaptığı bir fiil değil, Dipkarpaz halkının adını kullanarak kendini gizlemeye çalışan faşistlerin işidir...
Yediği naneyi görünmez kılmak isteyen UBP ve ekoloji hareketine 2007’de ihanet ederek, Özel Koruma Bölgesi’nin en ucuna kadar elektrik direkleri çeken CTP; bunu “halk ile çevrecilerin” kapışması olarak lanse etmek isteyebilir.
CTP, bugün UBP tarafından yaşatılan ekolojik tahribatın altyapısını; bölgedeki son yerleşim biriminin onlarca kilometre ilerisine kadar elektrik taşıyarak geçmişte kendisi hazırlamıştı...
Şimdi CTP’nin başlattığı işi UBP ilerletmektedir. Tabii geri planda talimatları veren AKP o günlerde de şimdi de yerinde durmaktadır.
CTP ise o günlerde hükümet olduğu için çevrecileri kaale almamışken, şimdi muhalefette olduğu için çevre mücadelesini “oy”a çevirmeye çalışmaktadır...
Oysa o gün elektrik direklerine karşı mücadele eden çevreciler, bugün de bölgede yaratılan tahribata karşı mücadele ediyorlar ve ne UBP’ye ne de CTP’ye güveniyorlar...
İşte faşist bir provokasyon örgütleyen UBP ile çevrecileri kendi dümen suyuna çekmeye çalışan CTP’nin ağız birliği yapmasının gerçek sebebi budur...
***
Böylesi oyunlara gelmemek için sadece çevreci hareketin değil; esas itibariyle devrimcilerin yapacakları vardır... Yakındır...
Çok kalmadı, az biraz daha sabır...

* Bu yazı 30 Ocak 2013 tarihli Afrika Gazetesi'nde yayınlanmıştır... 



AKINTIYA KARŞI

Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktvisti
munur.rahvancioglu@gmail.com
 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder