Herhangi bir konuyu, özüne sadık kalarak tartışmanın giderek zorlaştığı bir iklimde yaşıyoruz. Bunun son örneğini, ortaokullarda kız çocuklarının başını kapatmasının önünü açan bakanlar kurulu kararı ile deneyimlemekteyiz.
Bandana kararının, verili konjonktürde siyasal İslam’a verilmiş bir taviz ve çocuk istismarının meşrulaştırılması olduğu gerçeğine rağmen; bu kararı eleştirenlerin “baskıcı”, kararı sahiplenenlerin “özgürlükçü” olarak sunulması, bunun en bariz göstergesidir.
Bakanlar Kurulu bir karar alarak, Ortaokullardaki disiplin tüzüğünü değiştiriyor ve siyasal İslam’ın kız çocuklarının bedenlerini kullanarak propaganda yapmasına olanak sağlıyor. Üstelik bu karar, “özgürlükler” adına, liberal çevrelerce de savunuluyor.
Oysa söz konusu olan özgürlük
değil, bir dinin bir mezhebine yapılmış bir ayrıcalıktır. Ortaokullarda ne
giyilip ne giyilemeyeceğinin kurallara bağlı olmaya devam etmesini savunurken,
sadece siyasal İslam için özel olan bir objeye ayrıcalık tanımanız, sizi
özgürlükçü değil “özgürlük istismarcısı” yapar.
***
Bugün dünyada 3000’i aşkın
farklı tanrı inancı mevcuttur. Ülkemizde de bu çeşitliliği bulmak mümkünüdür.
Kız çocuklarının başının kapatılmasını savunan İslamcılar, 2999 inancın
kılık-kıyafet uygulamasını reddederken, sadece kendi inançları için ayrıcalık
istemektedirler. Buna özgürlük demek mümkün müdür?
Kaldı ki, bir kıyafet
tercihinin “özgürlükler” alanına girebilmesi için, neden dinsel bir kategoriye
dahil olması gerektiğini anlamak zor. Dinsel olmayan “tercihlere” uygun
kıyafetler neden tartışmanın dışında kalmaktadır? Bir tercihin özgürlükler
alanına dahil olabilmesi için, illa dinsel bir gerekçelendirmeden mi
temellenmesi gerekmektedir?
Hepsinden önemlisi, hukuken
çocuk kabul edilen, yaşam biçimi tamamen ebeveynlerinin kararlarına tabi olan,
ekonomik bağımsızlığı dahi olmayan, birçok hak ve sorumluluktan muaf bir
bireyin; ne giyeceğine özgürce karar vermekte olduğu varsayımının temeli nedir?
***
Siyasal İslamcılar, ortaokul
çağındaki kız çocuklarını kendilerine paravan yaparak, aklımıza
saldırmaktadırlar.
Kendilerine sorulursa, bu
çocukların evde, aile içinde, sokakta hiçbir konuda kendi kararlarını almalarına
izin yoktur. İcabında yalnız başlarına bakkala bile gidemeyen on iki yaşındaki çocuklar
için, okulda ne giyeceklerini seçme “özgürlüğü” talep eden siyasal İslamcılar;
aslında “çocuklar için özgürlük” değil, “çocuklara kendi inançlarını dayatmak
için” ayrıcalık istemektedirler.
Siyasal İslamcılar, okullarda
kılık-kıyafet uygulaması devam etsin ama kendileri için bir muafiyet sağlansın
istemektedirler. Sadece kendileri için!
Siyasal İslamcılar, okullarda
din dersi zorunlu olsun ve kendi dinleri bu derslerde okutulsun
istemektedirler. Sadece kendi dinleri!
Siyasal İslamcılar, devletin
kaynakları Kilise, Cemevi, okul veya hastane yapımına değil kendi mabedlerinin
yapımına harcansın istemektedirler. Sadece kendi mabedlerinin!
Siyasal İslamcılar, imamların
devlet kaynaklarından ödenmeye devam etmesini istemektedirler. Sadece
imamların!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder