1 Eylül 2009 Salı

Merkezi Cezaevi’nde Kamu-Sen Çalımı

Merkezi Cezaevinde daha önceden üzerinde uzlaşılarak ve protokole bağlanarak belirlenen mesai saatlerinin UBP hükümeti tarafından tek taraflı bir şekilde değiştirilme çabası yeni gelişmelerle boyut kazanıyor. Daha önce yürürlükte olan ve 156 saatlik bir döngüye sahip sistem, UBP tarafından 12-48 usulune göre ve yine 156 saat esasına dayalı olarak değiştirilmek isteniyor.
Yeni sistem ile eski sistem arasında özellikle ek mesailer konusunda hiçbir değişiklik olmayacağı, ancak gardiyanların yeni çalışma saatlerinin aileleri ile vakit geçiremeyecek kadar dar zamanlara ve sık periyotlara dayalı olması tepkiye neden oldu. Bilindiği gibi bu amaçla cezaevinde örgütlü sendikalar KTAMS, Kamu-Sen ve ATES 31 Temmuz tarihinde bir uyarı grevi gerçekleştirmişlerdi. Bu grevden sonra yönetim konuyu görüşmeyi kabul etmiş ve mesai saatleri görüşme sonucuna kada eski sisteme uygun olarak bırakılmıştı.
Ancak diğer sendikalardan bağımsız hareket eden Kamu-Sen, doğrudan doğruya İçişleri Bakanlığı ile görüşerek 12-48 sistemini kabul etti. Bu uzlaşmanın sonucu olarak bir protokol imzalayan taraflar, cezaevinde örgütlü diğer sendikaları da “yetkisiz” ilan ettiler. Özellikle KTAMS’ın konuya ciddi tepki göstermesi, hükümete yakınlığı ile bilinen Kamu-Sen’in tavrının değişmesini sağlayamadı. Diğer yandan Kamu-Sen ile birlikte yeni düzenlemeye imza koyan Gardiyanlar Birliği de ciddi iç tartışmalar yaşadı ve birçok üyesi istifa etti.
Kamu-Sen’in bu tavrı; bir taşta iki kuş vurarak hem ciddi bir sendikal rekabet yaşanan cezaevinde bir adım öne geçmek hem de iyi ilişkiler içinde olduğu hükümetin elini rahatlatmak olarak yorumlanabilir. Ancak süreç içinde gardiyanlar arasından yükselen itirazlara medya aracılığı ile yanıt veren Kamu-Sen başkanı bürokratik sendikacılığın yaşayan bir örneğini de vermiş oldu.
Kamu-Sen başkanı, yeni mesai saatlerine ve bu mesai saatlerini onaylayan Kamu-Sen’e eleştiri yönelten gardiyanlar için “şimdi anlamıyorlar ama sendikamız doğruyu yapmıştır. Bunu çok yakında anlayacaklar” demiştir. Bizim sendikal anlayışımıza göre en azından (eğer öyleyse) “biz üyelerimiz ile görüştük ve onların talepleri bu yöndeydi” demesini beklediğimiz Kamu-Sen başkanı; aslında böyle söyleyemeyerek, üyeleri ile dahi görüşmeden karar aldığını itiraf etmiş oldu.
Bürokratik sendikal model gereği, üye için en doğrusunun ne olduğunu elbette başkan bilecek, üye ise bu gerçeği “çok yakında anlayacaktır”! Başkandan daha iyi bilme olasılığı olmayan üyeler anlamasa da başkan onlar için çalışmaktadır! Diğer yandan “sendikamız doğruyu yapmıştır” şeklindeki açıklama da, aslında sendikanın cezaevinde çalışan gardiyanların kolektif iradesini temsil etmediğini, sendika ile gardiyanların başka başka yapılar olduğunu da göstermiş oldu. Sendika doğruyu yapmıştır ama gardiyanlar bunu anlayamamıştır! Ama çok yakında ONLAR da anlayacaklardır!
Sendikal bürokrasi gerek kendi içinde yürüttüğü rekabet gerekse de sendikalar içindeki anti-demokratik uygulamlarla kamu emekçisi hareketinin önünde engel olmaya devam ediyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder