Elektriğe yapılan %30’luk zamdan sonra, halk içerisinde
iki büyük öfke dalgası yükseldi...
Öncelikle bu insafsız zammı yapan CTP ile DP’ye...
Ardından da yeterli tepkiyi örgütlemeye cesaret edemeyen tüm muhalif
örgütlere...
Sağcısından solcusuna, gencinden yaşlısına, kadınından
erkeğine, emekçisinden esnafına, memurundan işsizine kadar herkes bu zammı
insafsız buluyor, haksız görüyor ve geri alınmasını istiyor...
CTP ve DP’nin kendi tabanlarından hatta parti
yönetimlerinden dahi bu zamma tepki gösteren önemli sayıda insan mevcut. Yani
halk zammı kesinlikle onaylamıyor...
***
Zammın gayrı meşru olmasının birden fazla sebebi var...
Öncelikle, hükümet ne derse desin herkes bu zammın
Kıb-Tek’i kurtarmak için değil yıpratmak için yapıldığını biliyor...
Üstelik büyük sermayedarlar ve devlet kendi borçlarını
öderse kurumun nakit sıkıntısı yaşamayacağı da ortada...
Dahası Kıb-Tek’in başına bela, sırtına asalak yapılan
AKSA yükünü de tüm halk biliyor... AKSA ile olan sözleşmenin feshedilmesi ve
AKSA’nın kamulaştırılması ile KIB-TEK’n rahatlayacağı sağır sultanın bile duyduğu,
bildiği aleni gerçekler...
Tüm bunlar ortadayken halkı daha da yoksullaştıran
böylesi bir zammı ne kabul etmek kolay, ne de unutmak...
Bu yüzden de halkın açık öfkesi, akacak bir kanal
arıyor...
***
İşte ikinci öfke dalgasının doğduğu nokta tam da
burası...
Toplantılarda, bildirilerde, nutuklarda mangalda kül
bırakmayan örgütler; iş halkın elektrik zammına öfkesinin akacağı bir kanal
yaratmaya gelince şöminenin önünde mayışmış kedi rehavetine düşüyorlar...
Zammın yürürlüğe gireceğinin ilan edilmesinin üstünden
iki hafta, zammın yürürlüğe girmesinin üstündense dokuz gün geçmesine rağmen,
halkın katılabileceği hiçbir eylem çağrısı yapılmış değil henüz...
Sendikal Platform tarafından öncülüğü yapılan elli dokuz
örgütlük muhtıranın sunduğu olumlu çerçeve aslında eylemlerin örgütlenebileceği
bir zemin de sunuyor. Ancak bir türlü eylemler örgütlenemiyor...
Neden?
***
Aslında nedenler, öyle kolayca aktarılabilecek kadar
basit değil... Eylem örgütlemek için yapılan toplantılarda yaşananlar ise moral
bozucu, motivasyon kırıcı...
Ancak kısaca şu söylenebilir...
Örgütler kendi içerine kapalı, halka temas edemiyor,
güçlerine ve halkın katılımına güvenleri yok, inanç yitimine uğramış
durumdalar, fazla hantal ve birbirleriyle yaşadıkları husumeti öne alma
eğilimindeler...
Bu güvensizlik ve korku ortamında hem kımıldayamıyorlar
hem de halkın beklentisini hissettikçe birbirlerine yönelik ayak oyunlarını
arttırarak suni gündemler çerçevesinde birbirleri ile didişerek “çok önemli meselelere” odaklanıyorlar...
Hem eylemler yapmak istiyorlar hem de başarısız eylemler
yapmaktan çekiniyorlar...
Üstelik kimi örgütler zamdan memnun oldukları halde bunu
halka söylemekten çekiniyor ve zamma karşıymış gibi görünüyor...
Kimi örgütlerse aslında özelleştirme tehlikesi ile
ilgilenmeyip sadece zammın geri alınmasına odaklandıkları halde bunu belli
etmemeye çalışıyorlar...
Herkes herkese numara yapıyor ve kimse diğerinin yalanına
inanmıyor. Ama herkes birbirine inanmış gibi yapıyor...
Biz bu haldeyken %30 değil %300’lük bir zam bile tepki
almaz, bir değil on tane Kıb-Tek olsa özelleştirilir...
Durum bu minvalde...
***
Ama gene de bu zammı geri aldırabiliriz...
Nasıl mı?
Hükümetin ne kadar kırılgan bir zemin üstünde durduğuna
bir bakın... Sizden ölesiye korkuyorlar. Çünkü bugüne kadar AKP’yi yanına alıp
halka kafa tutan herkes gitti...
Siz farkında değilsiniz belki ama onlar farkında...
CTP 2009’da gitti, Talat 2010’da gitti, UBP daha dün
gitti...
Kıbrıslı Türkleri değil AKP’yi kaale alan herkes ve her
örgüt silindi, siliniyor, silinecek...
Bunun farkında oldukları için “BÖÖ” desek havaya zıplayacak
bir tedirginlikle çıkıyorlar kameraların karşısına...
Ve bu yüzden sokaklara çıkıp “bu zammı istemiyoruz”
dememiz yeterli zammın geri alınması için...
Biz bu zammı gerçekten de geri aldırabiliriz.
***
Ama sokak için, örgütlerin bize yolu açmasını beklemeyi
bırakmalıyız...
Biz örgütlerin yolunu açmalıyız...
Halk olarak bu zamma karşı olduğumuzu ve Kıb-Tek’i de
kurda kuşa yem etmeyeceğimizi net bir şekilde göstermeliyiz...
Kıbrıslı Tük halkı, geçmişte çok kritik zamanlarda
kendinden hiç beklenmeyen çıkışlarda bulundu...
Şimdi de öyle bir zamandan geçiyoruz.
Kafa karıştıran polemiklerden, uzun uzadıya yapılan
konuşmalardan ve giderek bir uğultuya dönüşen izahatlardan uzak durma
zamanıdır...
Zam geri alınmalıdır...
Kıb-Tek’in Kıbrıslı Türklerin elinde kalması için sermeye
ve devlet borçlarını ödemeli, AKSA kurumumuzu sömürmeyi bırakmalıdır...
Bu basit talepler etrafında net ve kararlı eylemler
örgütlemek zorundayız...
Yoksa hem kurumumuzu kaybedeceğiz hem de zamlı faturalara
talim edeceğiz...
Oysa biz bu zammı geri aldırabiliriz...
***
Baraka geçen haftadan beridir sürdürdüğü pankart tutma
eylemlerine bu hafta da devam ediyor...
Perşembe gün saat 14:00’da başka örgütlerle birlikte
mahkeme önünde olacağız... Futura ödemekten muaf tutulmak için ismimizi SUAT
GÜNSEL olarak değiştirmek için başvuracağız...
Cuma gün ise KTHY önünden Başbakanlığa meşaleler ve
battaniyeler ile yürüyecek, başbakanlık önüne mumlar dikeceğiz...
Bu halk bu zamma teslim olmayacak...
Hade silkinin gayri, çünkü biz kendimiz için yapmazsak
kimse bizim için bir şey yapmayacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder