1 Ekim 2009 Perşembe

Mec-Sen

Eylül ayında yaşanan bir dizi gelişme, Meclis Çalışanları Sendikası Mec-Sen’i sendikal muhalefetin ön cephesine fırlattı. Mec-Sen’in stratejik anlarda ortaya koyduğu kararlı tavır ve grevler sonucunda tüm eylül ayı boyunca Meclis yasama amacıyla toplanmayı başaramadı. Bu durum Göç Yasası, Eşel Mobil gibi başta kamu emekçileri olmak üzere tüm Kıbrıslı Türkler için olumsuz olacak olan yasaların geçişini bir ay ertelemiş oldu.
Öncelikle, Kamu Emekçisi olarak Mec-Sen’in bu kararlı tavrını selamladığımızı vurgulamak isteriz.
Mec-Sen’de yaşanan gelişmeler ülkemizin bir gerçeğine ışık tutuyor: Ne yazık ki, potansiyel olarak işkolu sendikacılığı emekçiler açısından daha ileri bir örgütlenme şekli olduğu halde, Mec-Sen örneğinde de görüldüğü gibi işyeri sendikaları daha mücadeleci olabilmektedir. Büreokratikleşen, hantallaşan, hükümet ile olan ilişkilerinde çeşitli beklentiler içine giren,üyelerinin hassasiyetlerini gözetmekten çok daha farklı öncelikleri olan işkolu sendikaları ise büyük ama etkisiz bir görüntü çizmektedir. Bu durum sendikal muhalefetin geneliiçin olumsuz bir durumdur. Çünkü işyeri sendikalarının vermekte olduğu mücadelenin, emekçilerin kesin kurtuluşuna evriltilmesi çok daha zordur. Ayrıca işyeri sendikalarının her yere yayılması sendikal muhalefetin çok parçalı bir biçim kazanmasına neden olurken hareketin genel koordinasyonunda zaaflar oluşmasına yol açacaktır. Daha önceki sayılarımızda da ifade ettiğimiz gibi, bizim bu ikileme karşı çözüm önerimiz; işyeri sendikalarının kendi bağımsızlıklarını koruduları konfederal bir yapıda birleşerek hareket etmeleridir.
Mec-Sen özelinde ise eylül ayında yaşanan grevler boyunca, hükümet partisi UBP’nin bu küçük sendikaya geri adım attırmak için elinden gelen herşeyi yaptığını belirtmemiz gerekiyor. Çalışanlar greve katılmamaları için mesai saatleri dışında evlerinden aranmış, her türlü göz dağı verilmiş, hatta sendikanın bağımsız davranmasından rahtsız olan kimi üyeler yetkili kurullardan istifa etmiştir. Unutulmamalıdır ki, aynı yasalara karşı CTP-ÖRP hükümeti döneminde de grevlere çıkan Mec-Sen, şimdi hükümet değiştiği halde aynı yasaları karşısında bulduğu için greve çıkmakla son derece haklıdır. Bağımsız sendikacılıkta eylemler, hükümetlere göre değil, eylemlerin konularına göre yapılır. Kişilerin kendi siyasal görüşleri olması doğaldır. Ama sendikal faaliyetin siyasal görüşlere tabi kılınması çabası yanlıştır.
İşte Mec-Sen her türlü englleme girişimine rağmen, tüm siyasal görüşlerden ve son seçimlerde birçok değişik partiye oy vermiş üyeleri ile birlikte başarılı grevler gerçekleştirerek bunun bir örneğini yaratmıştır. Mec-Sen, sendikal muhalefetin yüz akı olan kararlı ve onurlu duruşu ile; bizlere umut vermiştir. Tekrar selamlıyoruz.

UBP Bunu Hep Yapıyor
Gazetemiz baskıya girerken kamuoyuna yansıyan bir haberle, Meclis’te gerçekleştirilebilecek herhangi bir grevin UBP tarafından 60 gün süre ile yasaklandığı bilgisi gündemimize geldi.
Baskıcı, yasakçı ve faşizan UBP zihniyetinin; grev yasaklama icraatı ilk değildir. Ancak bilindiği gibi 24 saati aşmayan uyarı grevlerinin bildirim zorunluluğu yoktur ve UBP Meclis’teki grevi yasaklarken henüz Meclis’te herhangi bir grev yapılacağı ilan edilmemişti. Yani UBP ilan edilmememiş bir grevi yasaklayarak, hukuksuzluk ve yasa tanımazlık siciline orjinal bir icraat daha eklemiştir. UBP yetkilileri bu “ben yaptım oldu”cu tavırlarının yanlarına kalacağını sanmaktadırlar. Ancak yanıldıklarını göstermek de biz emekçilere düşmektedir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder