1 Nisan 2013 Pazartesi

Birlik, Mücadele, Dayanışma



Bir yılı aşkın bir süredir, mücadeleler, grevler, eylemler ve yolsuzluklarla anılan LTB, şimdi de erken seçimler nedeniyle gündemde... Cemal Bulutoğluları ve on beş belediye meclis üyesinin istifalarına neden olan uzun süreli kriz, aslında “sol” için tarihsel bir fırsatın da kapılarını aralamıştı. Ancak Kıbrıslı Türk solu, herzamanki dar görüşlülüğü ile bu fırsatı elinin tersi ile itmiş bulunuyor.

Maaaşları ödenmeyen, sigorta ve ihtiyat sandığı primleri yatırılmayan, kısacası angarya çalıştırılan belediye emekçilerinin direngen muhalefeti ve bu muhalefetin etrafında oluşan gevşek ittifak; seçim çanlarının çalması ile birlikte buharlaşıp uçuverdi. BES’in yürüttüğü mücadele, birçokları tarafından eleştirilse de; emekçilerin kararlılığı ve açık haklılığı yüzünden soldaki hiçbir odak tarafından açıkça reddedilemiyordu. Diğer sendikalar tarafından kısık sesle dile getirilen eleştiriler; en fazla yöntemlere, zamanlamaya, iletişime ve kullanılan dile yönelik kalabiliyordu. Siyasal partilerin ise, BES’in mücadelesi üzerinden UBP’yi dövmek, olası bir seçimi zorlayarak hükümete talip olmak hesapları yaptığını bilmeyen yok...
Nedenleri ne olursa olsun, UBP dışındaki tüm siyasal özeneler belediye emekçilerinin etrafında kenetlenmiş, toplumsal muhalefetin nabzı da Lefkoşa’da atarken, UBP tarihi bir de hata yaparak yangının üzerine benzini döküverdi... 2012’nin son günlerinde BES binasına baskın yapan Polis, sendika yöneticilerinin neredeyse tamamını tutuklayarak gözaltına aldı. Bu olaya kendinden beklenmeyen bir hızla yanıt veren sendikaların hemen ertesi gün genel grev ilan etmesi, Lefkoşa halkının ve emekçilerin de coşkulu bir şekilde greve katılması sonucu BES yöneticileri mahkeme tarafından anında serbest bırakıldı. Ancak muhaefet daha bu durumun değerlendirmesini yapamadan Cemal Bulutoğluları’nın istifası ile tüm tablo bir kez daha değişti, kartlar bir kez daha dağıldı...
Lefkoşa’da seçim rüzgarları esmeye başladığı andan itibaren tüm halkın beklentisi tek bir başlıkta toplanıverdi: Ortak Aday... Halkın gözünden bakıldığında ortak bir aday mümkün gibi de görülüyordu üstelik. Toplumsal Varoluş Hareketi daha yeni kurulmuştu ve Baraka dışındaki herkes bu hareketin içindeydi. Belediye ile ilgili sendikasından partisine tüm sol ortak bir mücadele yürütmemiş miydi son bir yıldır? Ve herkesin coşkuyla attığı “Birlik, Mücadele, Dayanışma” da bu demek değil miydi? İşte birlik olmuş, mücadele etmiş, dayanışma örmüş ve Cemal’ı istifa ettirmiştik... Şimdi bu birlikteliği devam ettirmenin ve seçimlerde UBP’ye ders vermenin önünde ne engel olabilirdi ki?
Ama seçim partileri açısından mesele hiç de böyle görünmüyordu. Onlar zaten ta baştan belediyenin, Lefkoşa halkının veya çalışanların dertleri ile ilgilenmiyorlardı ki... Onların tek bir derdi vardı, yaşananlardan rant elde etmek, prim yapmak ve oylarını arttırmak...
CTP, erken seçimin belli olması ile neredeyse aynı zamanda seçime kendi adayı ile katılacağını ilan etti. Bu, halk açısından gerçek bir hayal kırılığı oldu ancak gene de atlatması kolay bir hayal kırıklığı... Çünkü CTP’nin son hükümet dönemi icraaatları daha unutulmamış ve geriye kalan solun, sendikalarla birlikte oluşturacağı bir seçim ittifakının hala mümkün olduğu düşünülmekteydi. Oysa TDP’nin de bu seçimlerde kendine göre planları vardı... Haftalarca süren ve Baraka ile KTÖS’ün ortak bir noktada buluşulması için samimi çaba harcadığı toplantılardan hiçbir sonuç çıkmadı...
Ortak Aday toplantılarına “biz kesin varız” diye katılan TDP, toplantıların çökmesine neden olan parti oldu. TDP “kendi adayımızla katılacağız” açıklamasını dahi yapmadan, adayını ilan ediverdi... “Bizim daha seçime katılıp katılmayacağımız belli değil, bu yüzden toplantılara gözlem amacıyla geliyoruz” diyen YKP de seçimlere yalnız katılmaya karar verince, KSP’nin adayı da sayılınca solda aday enflasyonu başgösteriverdi.
Lefkoşa’da geçtiğimiz bir yılda “birlik”ten bahseden herkes, kendi çıkarının peşine düşmüştü. CTP için bu seçimler Lefkoşa’yı alarak 2014’de hükümet olma planları demekti. TDP için oylarını yükselterek, 2014’te muhtemel bir koalisyona yatırım yapmak anlamına geliyordu. YKP için ise unutulmaya başlayan adını hatırlatarak, devrimciler tarafından doldurulmaya başlayan boşluğunu sahiplenmek...
Süreç içinde samimiyetle “ortak aday” için ağırlığını koyan Baraka; gelinen noktada halkın tepkisini ifade edebileceği bir kanal yaratmanın tarihsel bir sorumluluk haline geldiğini görerek seçimlerde taraf olmak zorunda kaldı. “Bugün mühürleri yarın zincirleri kıracağız” çağrısı ile belediye meclisine bir aday gösteren Baraka’nın amacı; Kıbrıslı Türklerin arzuları hilafına hareket eden Ankara’ya ve sol partilere “artık yeter” diyerek, halkın, belediye emekçilerinin ve belediyenin sıkıntılarını gündeme taşımaktır...
Baraka adayına yapılacak tercihler üzerine seçimler sonrasında çok konuşulacak... Egemenler, diğer sol odaklar, Barakacılar ve elbette halk için bu tercihler birçok anlam ifade edecek. Ancak tüm bunlar yapılırken unutulmaması gereken esas mesele; Lefkoşa’da başta belediye emekçileri olmak üzere, halk ve bir kurum olarak belediyenin merkeze alınmadığı hiçbir yaklaşımın sola dair olmayacağıdır. Birlik olacaksa bu temelde olacaktır, dayanışma ancak bu öznelerle kurulduğu zaman anlamlıdır ve böyle bir mücadele elbette uğruna çabalamaya değen bir mücadeledir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder