Ülkemizde
yaşanan tüm sorunların adanın bölünmüşlüğünden kaynaklı olduğunu düşünen
kesimler için 2008 büyük ümitlerle başlamıştı. AKEL Genel Sekreteri Dimitris
Hristofyas’ın Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı olması ile hızla “barış” gelecek ve
tüm sorunlarımız çözülme yoluna girecekti. Gerçi 2008’in son aylarında başlayan
“kapsamlı müzakereler”den hala bu tür sonuçlar bekleyenler var ancak 2008’de
yaşananlar gören gözler için emperyalist barış süreci ile Kıbrıs halklarının
söz-yetki-karar sorunu arasındaki farkı bir kez daha net olarak ortaya koydu.
25 Aralık 2008 Perşembe
1 Ekim 2008 Çarşamba
“Bağımsız” Türk Devleti’ne Hayır
15
Kasım 1983 tarihi Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu meclis tarafından oy
birliği ile ilan edildiği tarihtir. KKTC’nin ilanı, çok boyutlu olarak
tartışılması gereken derin bir olgudur. Ancak biz bu yazımızda en temel
tartışma başlıklarını kısaca irdeleyeceğiz.
Çözerler Mi Çözemezler Mi?
3 ve
11 Eylül’de gerçekleşen görüşmeler sonucunda başlayan “kapsamlı müzakereler”
ile birlikte adına Kıbrıs sorunu denilen sorun hepimizin diline yeniden
yerleşiverdi.
27 Temmuz 2008 Pazar
Kıbrıs’ta Görüşmeler Başlıyor
İki toplumun en yetkili makamlarında
bulunan Talat ve Hristofyas’ın geçtiğimiz günlerde biraraya gelerek, komiteler
düzeyinde yürütülen çalışmaları değerlendirmesinden sonra, somut adımların 3
Eylül’den itibaren atılmaya başlanacağı açıklandı.
3 Temmuz 2008 Perşembe
Neo-Liberalizm Nedir?
Bugün
eğitim, sağlık, enerji, su, ulaşım, barınma gibi her türlü temel kamusal
hizmet yoksulların, halkın zararına ama
bir avuç sömürücü, zengin kişinin yararına olmak üzere yeniden düzenleniyor.
Halkın bu en temel haklarına neo-liberal ekonomik doktrin gereği el konuluyor.
Peki bu neo-liberalizm nedir ve neden bu haklarımızın olmaması gerektiğini
öğütler? Günümüzde sıkça karşılaştığımız neo-liberalizm terimi, özünde
liberalizmden türetilmiş bir kelimedir.
1 Temmuz 2008 Salı
Kıbrıs Cumhuriyeti
İkinci
Paylaşım Savaşı’nın sona ermesi ile birlikte dünya emperyalist sisteminin
hegomon gücü de değişmiştir. Savaştan önce sistemin patronu konumundaki
İngiltere yerini ABD’ye devrederken, bu durum beraberinde çeşitli politika değişikliklerini
de gündeme getirmiştir. Yeni patron ABD, İngiltere’nin klasik sömürgecilik
politikasından farklı olarak bir yeni-sömürgeci sistem uygulamaktadır.
Üç Kalem Bir Kafa
Sermayenin
emekçilere yönelik neo-liberal saldırısı sadece gündelik sömürüde karşılığını
bulmuyor. Bu saldırı en önemli desteğini ideolojik boyuttan alıyor. Günlük
gazetelerin köşelerine yerleşmiş emekçi düşmanı, sermaye dostu kalemler; cicili
bicili, bilimsel görünümlü cümleleri ile ideolojik bir saldırı yürütüyorlar.
Halkın, emekçilerin ve emeğin yanında saf tutan tüm insanların zihnini
bulandırmak, neo-liberal ideolojiyi beyinlerimizin içine sokmak için mesai
yapıyorlar.
“Grev” Var, Grev Var!
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası’nın (KTOEÖS) mayıs
ayı içerisinde gerçekleştirdiği grevler, Kıbrıs Türk halkını birçok bakımdan
etkilemiş ve sendikacılık, eğitim, siyaset, grev gibi onlarca konuda çeşitli
tartışmalara vesile olmuştur. Biz bu yazıda, söz konusu grevleri ve yarattığı
tartışmaları değerlendirirken konuya toplumsal muhalefet ve Kıbrıs Türk
halkının bütünsel çıkarları perspektifinden bakacağız.
Argasdi Hammaliye Kurulu (Sayı 11)
Argasdi’nin
11inci sayısı elinize bir ay erken ulaştı. 2006 yılı Mayıs’ından beridir
aksamadan her üç ayda bir yayınlanan dergimizin periyodunu, yıl başlarında Ocak
ayına denk getirmek için böyle bir düzenleme yaptık. Böylece her yıl ocak
ayında, bir önceki yılın gündemini ve gelecek yıla dair öngörülerimizi de paylaşabileceğiz
sizlerle.
6 Mayıs 2008 Salı
6 Mayıs 2008 Denizler Anması Bildirisi

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, Türkiye’nin tam
bağımsızlığı için; emperyalizme, kapitalizme ve onların yerli işbirlikçisi
iktidarlara karşı mücadele ederlerken yakalandılar. Düzmece bir mahkemenin
sonunda idama mahkum edildiler. Bu idamın engellenmesi, devrimci yoldaşlarının
kurtarılması için mücadele eden THKO ve THKP-C’nin daha sonraki eylemleri de
başarısız oldu. 1972 yılı, 1960’lı yılların öğrenci gençlik ve işçi
mücadelelerinin yarattığı en ileri kadroların, TC oligarşisi tarafından
topyekün yok edilmesi ile kapanırken; Türkiye devrimci hareketi ciddi ve inkar
edilemez bir yenilgi ile yüzleşti.
1 Mayıs 2008 Perşembe
Kıbrıs’ın Bağımsızlık Yolu
1970
ve 1980’li yıllar Kıbrıs Türk devrimci hareketinin en hareketli olduğu
yıllardır.
Dünyada yeni-sömürge
devrimleri rüzgarı son sürat esmekte, Che Guevara’nın “iki üç daha fazla
Vietnam” çağrısı gençlerin kulaklarında uğuldamaktadır. Türkiye her geçen gün
devrime biraz daha yaklaşmakta, iç savaş derinleşmekte devrimci örgütler
güçlenmekte ve örgütlenmektedir. Ve Kıbrıs’ta adanın bölünmüşlüğünün olumsuz
sonuçları daha yeni yeni idrak edilmeye başlanmıştır.
Neden “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” Diyoruz?
Sloganlar,
derin teorik tahlilleri birkaç kelimeye indirmekle hem politik mücadeleye
katkıda bulunurlar hem de basitleştirerek düşünme alışkanlığı yaratma
olasılıklıkları ile diyalektik düşüncenin önünde tehdit oluştururlar. Gene de
sonuç ne olursa olsun, insanlar tarih boyunca kısa, özlü ve çarpıcı cümlelerle
kendilerini ifade etmeyi her zaman sevmişlerdir. Bu durumda slogancılık
hastalığına kapılmadan ve basit düşünme hatasına düşmeden sloganları kullanmak
gerekmektedir. Sloganlar çarpıcı ve özlü oluşunun sağladığı avantajlar yanında
tartışılarak oluşturulmuş içeriğinin yeniden tartışılmasına hizmet ediyorsa;
kısacası tartışmanın önünde bir engel değil tartışmayı teşvik edici bir unsur
olarak şekilleniyorsa olumludur.
Argasdi Hammaliye Kurulu (Sayı 10)
Gümbür gümbür bir yaz geliyor. Geçmişteki
tek alanlı ve tek boyutlu mücadelelerin sonuçsuz kısırlığı sona eriyor.
Ekolojik sorunlardan, üniversitelere; çalışma yaşamından kimlik siyasetine
kadar her alandan yeni örgütlülük girişimlerinin çığlıkları yükseliyor. Bugün
devrimci siyaset bu topraklarda eğer bir fark yaratmak istiyorsa, bütün
alanların dinamizmini kucaklayan ve bunun da ötesinde alanların kendisine şekil
vermesine izin veren bir fikriyat ile donanmalıdır
KTOEÖS’ün LAÜ’de Örgütlenme Girişimi
Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler
Sendikası’nın Lefke Avrupa Üniversitesi’nde yürüttüğü örgütlenme girişimi bir
türlü basında hak ettiği değeri göremiyor. KTOEÖS, LAÜ’deki örgütlülük girişimi
ile ülkemizde çok önemli bir noktaya parmak bastı.
17 Mart 2008 Pazartesi
Türkiye Halkın Sesi Gazetesi'nin Röportajı
1- AKEL’in seçim başarısı Kıbrıs
Sorunu’nun çözüm sürecine girmesi anlamına mı geliyor?
AKEL kurulduğu tarihten beridir ilk kez
başkanlık seçimlerine kendi adayı ile katıldı. Ve ilk kez katıldığı seçimlerden
de kendi adayını başkan seçtirerek zaferle çıktı. Bu, yeni bir durumdur. Ve
elbette ki, Kıbrıs denklemine bugüne kadar olandan farklı faktörlerin
yansımasına neden olacaktır. IMF, AB, DB, BM gibi emperyalist merkezlerle iyi
ilişkilere sahip AKEL ve kuzeyde de CTP, yıllardır çözülemeyen Kıbrıs Sorunu’nu
bu kez emperyalistler için çözeceklermiş gibi görünüyor.
7 Mart 2008 Cuma
Kıbrıs’ta Çözüm Kapıda Mı?
“Ada
etkili bir şekilde bölünmüştür.
Bundan sonra yapılacak olan,
ufak tefek kozmetik değişikliklerdir.
Şimdi Amerikan U-2 uçakları İngiliz
Üsleri’nden kalkmaya
ve Ortadoğu üzerinde uçmaya devam
ediyor.
Olası bir komünist iktidar önlenmiştir
çünkü adadaki solcu sayısı kadar NATO
askeri yerleştirilmiştir.”
Christopher Hickens, New Statesmen, 5
Eylül 1975
1 Şubat 2008 Cuma
Asgari Ücretin Düşündürdükleri
Yeni asgari ücret açıklandı. Basında
sözü edilen 1060 YTL’lik rakam aslında sigorta ve ihtiyat sandığı kesintileri
yapılmazdan önceki rakam olduğundan, işçilerin eline geçecek miktar değil.
Kesintiler yapıldıktan sonra işçinin eline geçecek net miktar 922 YTL olacak.
Ülkemizde asgari ücretle geçinen binlerce emekçi var. Özellikle son iki yıldır
asgari ücret çok düşük düzeylerdeki artışlarla belirleniyor. 2007 yılında
%10.46’lık bir artış yapılırken, 2008 için %11.57’lik bir artış gerçekleşti. Bu
da yaklaşık 96 YTL’ye denk geliyor. Bir yıl boyunca gerçekleşen masraf
artışının 96 YTL ile telafi edilmesi ise elbette mümkün değil.
14 Ocak 2008 Pazartesi
Meclise Döndüler
Beklenen
oldu UBP meclise döndü. Argasdi sayı 4,5’ta “Geleneklerinde mücadele namına
adam vurma, adam dövme ve tehditten başka birşey olmayanların, bildiri
dağıtmayı bile beceremeyenlerin mücadele anlayışı da üç günde bir Atatürk ve
Dr. Küçük heykellerini ziyaret edip basın açıklaması yapmanın ötesine
geçemiyor. İnsan satın alacak mevkilerden de uzaklaştırıldıklarına ve yaratıcı
hiçbir muhalif dinamikle bağlantıları da olmadığına göre tıpış tıpış meclise
dönecekleri, en azından maaşcıklarından olmak istemeyecekleri tahmin
edilebilirdir” diyorduk. Tahminimiz doğru çıktı.
Kıbrıslı Türkler Kapıların Kapatılmasına İzin Vermiyor
2003
Nisan ayında, kuzeydeki kitle eylemleri sonucunda açılmak zorunda kalan sınır
kapıları, egemenler için sorun olmaya devam ediyor. Bilindiği gibi barış ve
çözüm talebiyle meydanları dolduran kitlelerin sakinleştirilmesi amacıyla
kapılar açılmış ve egemenler bu adımları ile başarılı da olmuşlardı.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)