2009 yılı geride kaldı. “Kamu Emekçisi”nin yayın hayatına “merhaba” dediği yıl olan 2009 aynı zamanda biz emekçiler açısından önemli bazı gelişmelere de sahne oldu:
Öncelikle sermaye çevreleri ile içli-dışlı neo-liberal bir parti olan CTP; emekçi kesimlerde yarattığı hayal kırıklığının da etkisi ile hükümetçilik oyununda devre dışı bırakıldı. Ancak yerine getirilen parti olan UBP; aynı neo-liberal siyaseti daha sert araçlarla uygulayan bir faşist parti olduğunu kısa sürede gösterdi.
28 Aralık 2009 Pazartesi
1 Aralık 2009 Salı
Sendikal Bürokrasi ve Göç Yasası
23 Kasım’da yaşanan grev, miting ve eylemlerde sendikal bürokrasiden kaynaklı sıkıntılar bir kez daha gün yüzüne çıktı. Açıktır ki, üye ile bütünleşmiş demokratik ve bağımsız bir sendikal yapı söz konusu olsaydı, Göç Yasası’na çok daha yüksek katılımlı ve çok daha militan bir karşılık verilecekti. Bir çok emekçi yasaya karşı olmalarına rağmen sendikalara güvenmedikleri için eylemlere katılmadılar.
Göç Yasası Yetmez
Göç Yasası’nın Meclis’ten geçirilmesinden hemen sonra (ertesi gün) sermaye örgütleri bir açıklama yaparak, yasadan memnun olduklarını ancak “özel sektörün kalkınması için” daha bir çok kararlı uygulamanın hayat bulması gerektiğini ve sadece bu yasanın kendileri için yeterli olmadığını duyurdular.
Göç Yasası ve Özelde Çalışanlara Etkileri
UBP, Tüccar takımı ve bunların basındaki işbirlikçilerinin Göç Yasası’na karşı mücadele eden onurlu emekçilere karşı ısıtıp ısıtıp gündeme getirdiği iki temel tez var. Bunlardan bir tanesi “bu yasa mevcut çalışanları etkilemeyecek” diğeri ise “bu yasa kamuda çalışanlar ile özelde çalışanlar arasındaki maaş anomalisini düzeltmek amacı ile geçiriliyor” şeklinde özetlenebilir. Bu iki utanmaz yalanın birçok kişiyi etki altına aldığı da gerçek.
CTP ve Mücadele
Tek Sosyal Güvenlik sağlayacağı iddiası ile ve allı pullu bir çok sözle emeklilik yaşını arttıran, kadın emekçilerin yıpranma payını gerileten, eşel mobilin belirlenme süresini uzatmayı ve Göç Yasası’nı gündeme getiren ancak hükümet ömrü yetmedği için bu konuları UBP’ye devreden CTP; şimdi emekçilerin eylemlerini sahiplenen bir tavır içerisinde.
Onurumuzla Direndik
Sadece kamu emekçilerinin değil, emeği ile geçinmek isteyen dürüst her yurttaşın geleceğini karartacak Göç Yasası’na karşı; ONURUMUZLA DİRENDİK...
30 Kasım 2009 Pazartesi
UBP Kukla Mı İşbirlikçi Mi?
Kamu emekçilerinin Göç Yasası’na karşı vermekte olduğu mücadeleyi desteklediğini iddia eden Afrika Gazetesi, özellikle belli kavramlara yönelttiği ilginç yaklaşımlarla mücadeleye zarar vermektedir. Bunların en başta geleni toplumsal muhalefetin GÖÇ YASASI olarak isimlendirdiği yasayı; Afrika’nın ısrarla MAAŞ YASASI olarak telafuz etmesidir. Bu ifade mücadelenin toplumsal bir mücadele değil maaşlara endeksli bir mücadele olduğu izlenimini yaymaya yaramaktadır.
12 Kasım 2009 Perşembe
Barikatı Aşmak
Kıbrıs’ta son beş yılın en kitlesel, en militan ve en coşkulu eylemi 28 Ekim günü gerçekleşti. Eyleme coşku katan temel olgunun KTÖS’ün kararlı inisiyatifi ile polis barikatının üzerine yürünmesi ve yirmi yedi sendikaya üye binlerce emekçinin birleşik gücü sonunda barikatın aşılması olduğu kuşku görütürmez bir gerçek. İnsanlar sokaklarda, gençler okullarında ve emekçiler iş yerlerinde hala bu eylemi ve barikatın aşılmasını konuşuyorlar.
1 Kasım 2009 Pazar
Bak Şu Konuşana!
28 Ekim tarihindeki eylemden sonra Ekonomik Örgütler Platformu adı altında gazetelere tam sayfa ilanlar veren sermaye kesimi, çalışanlara akıl vermeye kalktı. Hükümetin icraatlarını savunarak kamuda çalışanlar ve özelde çalışanlar arasına nifak tohumları sokma amacını güttüğü açıkça belli olan ilanda bakın neler deniliyor:
“Ülkemizin en temel sorunlarından biri özellikle kamuda örgütlü bazı sendikaların sürekli olarak devletin bütçe imkanlarını ve ödeme gücünü sınamaktan vazgeçmemesidir.”
“Ülkemizin en temel sorunlarından biri özellikle kamuda örgütlü bazı sendikaların sürekli olarak devletin bütçe imkanlarını ve ödeme gücünü sınamaktan vazgeçmemesidir.”
Eylemcilere Dava
Kamu Çalışanlarının Aylık Maaş Ücret ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasa Tasarısı'na karşı 28 Ekim Çarşamba günü düzenlenen mitingde, 'Görevini yapan polisi engellemek ve tekmelemek suretiyle polisi darp etme' suçlamalarıyla, 19 eylemciye dava okundu.
2 Ekim 2009 Cuma
İskenderiye Kütüphanesi ve Dinsel Bağnazlık
Tarih boyunca bilimin gelişimini
hızlandıran en büyük etkenlerden birisi de kitaplar olmuştur. İnsanlığın yazıyı
bulması ile birlikte, hemen hemen her olayın ve güncel bilgilerin sonraki
kuşaklara aktarılmak üzere kaydı tutulmuştur. Böylece eskinin bilgileri sonraki
kuşaklara doğrudan doğruya geçmiş kuşakların yazılı eserleri aracılığı ile
devredilirken, yeni bilgilerin doğru temelde aranmasının da önü açılmış,
bilimsel uğraş daha kolay uygulanır olmuştur.
Din, Bilim ve Felsefe İlişkileri
Tarih boyunca toplumsal ihtiyaçlar ve
bu ihtiyaçların karşılanması, insanlığın en temel meselelerinden biri olmuştur.
Toplumsal ihtiyaçlar karşılandığı oranda bireysel mutluluğun yolu açılmış, bu
başarılamadığı oranda da bireyler sorunlarının çözümünü hurafelerde ve boş
inançlarda aramışlardır. Bu sebeple çağlar boyunca felsefenin en temel konusu
“insan”, “toplum” ve “insan-toplum ilişkileri” olmuştur.
Dosya: Yaşasın Bilim!

Öncelikle 2009 yılı; “Yaratılış
İnancı”na indirilmiş ağır bir darbe olan
Darwin’in “Türlerin Kökeni” isimli kitabının yayınlanmasının 150. ve Galileo’nun
kendisi tarafından icat edilen teleskopla gökyüzüne bakışının 400. yılıdır. Bu
sebeple bu yıl hem “Darwin Yılı” hem de “Astronomi Yılı” ilan
edilmiştir.
1 Ekim 2009 Perşembe
Orman Dairesi Çalışanları
Bir sendika kendi örgütlenme alanında güvencesiz istihdamın yaygınlaşmasının sonuçta kadrolu çalışanların da haklarında gerilemeye neden olacağını anlamayabilir. Anlaması gerekir ama anlamayabilir. Ancak bir sendika güvencesiz çalışanları çalışan olarak kabul etmeme yanlışına nasıl düşebilir?
Tam Bir Rezalet: Asgari Ücret
Asgari Ücret Tespit Komisyonu 1 Eylül 2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yeni asgari ücreti belirledi. Buna göre aylık brüt asgari ücret 1237 TL. Bir yıl önce belirlenmiş olan asgari ücrete 47 TL artış yapılarak elde edilen bu rakamdan sonra bir ay çalışan bir emekçinin eline net 1075 TL geçecek. Önceki asgari ücret net olarak 1035 TL idi yani asgari ücrete net (emekçinin eline geçecek miktar olarak) sadece 40 TL artış yapılmış oldu.
Kulis ve Mücadele
Ülkemizde emek hareketi zor bir dönemeçten geçiyor. UBP hükümeti tüm gücü ve kararlılığı ile emekçilerin haklarına, örgütlerine ve emek hareketinin bütününe saldırıyor. Bu koşullar altında, yeni dönemin ruhunu anlamayan, eskinin kalıplarına sıkışıp kalmış sendikal bürokrasi kendi yapısını zorlayan manevralar yapmak durumunda kalıyor.
“Doğru Adres” Söylemi ve Mücadele
Kamu emekçilerinin bir çok kazanılmış hakkını budayan yasalar, Meclis’in gündeminde ciddi yer kaplıyor. Sendikalarımız, bu yasalara karşı kendi bürokratik ve hantal yapılarını zorlayarak da olsa mücadele etmeye çalışıyor. Ne yazık ki, hem sendikalarımızı demokratikleştirecek hem de hükümetin saldırılarına göğüs gerecek kurumsal bir kamu emekçileri hareketini henüz oluşturamadık.
Mec-Sen
Eylül ayında yaşanan bir dizi gelişme, Meclis Çalışanları Sendikası Mec-Sen’i sendikal muhalefetin ön cephesine fırlattı. Mec-Sen’in stratejik anlarda ortaya koyduğu kararlı tavır ve grevler sonucunda tüm eylül ayı boyunca Meclis yasama amacıyla toplanmayı başaramadı. Bu durum Göç Yasası, Eşel Mobil gibi başta kamu emekçileri olmak üzere tüm Kıbrıslı Türkler için olumsuz olacak olan yasaların geçişini bir ay ertelemiş oldu.
3 Eylül 2009 Perşembe
Kamuda İkinci İş Tartışması
Biz kamu emekçilerini birer asalak ve hak etmeden para kazanan bir kesim gibi göstermeye dönük özel bir çabanın parçası olarak, son zamanlarda yeni bir tartışma ülke gündemine girdi: MEMURA İKİNCİ İŞ YASAĞI!
Gürler Ama Yağmaz
2 Eylül 2009 Çarşamba
Halkın Haklarını Savunmak En Başta Sendikaların Görevidir
Sendikalar sadece üyelerinin veya örgütlü oldukları işyerlerinde çalışan emekçilerin değil, örgütlü oldukları alanla ilgili her konuda halkın haklarını savunmakla yükümlüdürler. Bu genel doğru birçok sendikamız ve sendikacımız tarafından bilinmesine rağmen, uygulamada tam tersi bir tavır içine girilebilmektedir.
Ek mesai sisteminde UBP tarafından yaratılan oldu-bittiye karşı haklı bir direniş gösteren sendikalardan Tıp-İş’in başkanı 18 Ağustos 2009 tarihinde gazetelere yansıyan bir açıklamasında aynen şöyle demektedir: “hükümet kamu hekimi olmayan özel sağlık kuruluşlarından hizmet alsın, hastaları yurtdışına göndersin.” Bu ifadelerle amaç; ek mesai yolu ile sağlık çalışanlarına ayrılan paranın, önerilen yöntemlerden kat kat daha az olduğunu göstermek olabilir. Veya amaç halka çağrı yaparak,çözüm merciinin hükümet olduğunu hatırlatmak ve halkın sağlık sorunlarını çözmek için hükümeti sıkıştırmasını istemek de olabilir. Ancak bu açıklama her anlamda talihsiz bir açıklamadır.
Ek mesai sisteminde UBP tarafından yaratılan oldu-bittiye karşı haklı bir direniş gösteren sendikalardan Tıp-İş’in başkanı 18 Ağustos 2009 tarihinde gazetelere yansıyan bir açıklamasında aynen şöyle demektedir: “hükümet kamu hekimi olmayan özel sağlık kuruluşlarından hizmet alsın, hastaları yurtdışına göndersin.” Bu ifadelerle amaç; ek mesai yolu ile sağlık çalışanlarına ayrılan paranın, önerilen yöntemlerden kat kat daha az olduğunu göstermek olabilir. Veya amaç halka çağrı yaparak,çözüm merciinin hükümet olduğunu hatırlatmak ve halkın sağlık sorunlarını çözmek için hükümeti sıkıştırmasını istemek de olabilir. Ancak bu açıklama her anlamda talihsiz bir açıklamadır.
1 Eylül 2009 Salı
Merkezi Cezaevi’nde Kamu-Sen Çalımı
Merkezi Cezaevinde daha önceden üzerinde uzlaşılarak ve protokole bağlanarak belirlenen mesai saatlerinin UBP hükümeti tarafından tek taraflı bir şekilde değiştirilme çabası yeni gelişmelerle boyut kazanıyor. Daha önce yürürlükte olan ve 156 saatlik bir döngüye sahip sistem, UBP tarafından 12-48 usulune göre ve yine 156 saat esasına dayalı olarak değiştirilmek isteniyor.
Geçici Kıyımı
UBP’nin hükümet olması ile birlikte, kamu emekçilerinin karşılaştığı baskılara şimdi de geçici kamu emekçilerinin işten atılması eklendi. Önce Dışişleri Bakanlığı’nda ardından Başbakanlık’ta son olarak da Sağlık Bakanlığı’nda geçici kamu emekçileri görev sürelerinin dolması ile birlikte işten durdurulmaya başladılar.
“Göç Yasası” Yeniden Gündemde: Gitti Geldi Aynısı
CTP-ÖRP Hükümetinin son aylarında yasalaştırılmak amacıyla Meclis’e taşınan, ancak tüm sendikalardan tepki çekerek gerevlerle karşılanan “Kamu Çalışanlarının Aylık (Maaş-Ücret) Ve Diğer Ödeneklerinin Düzenlenmesi Yasa Tasarısı” bu kez de UBP tarafından Meclis’e getirildi.
2 Ağustos 2009 Pazar
Müze Dostları Deneyimi
Müze Dostları Derneği’nin personeli olarak kayıtlı ancak gerçekte kamuda görev yapan 140 emekçinin, UBP hükümeti tarafından işten çıkarılması ile ortaya çıkan durum, biz kamu emekçilerine taşeron sisteminin sakıncalarını gösteren önemli bir ders oldu.
1 Ağustos 2009 Cumartesi
Delege Sitemini Kaldıralım
Günümüzde kamu emekçilerinin örgütlü bulunduğu neredeyse bütün sendikalarda delege sistemi uygulanmaktadır. Delege sistemi sendikaya üye olduğu, aidat ödediği halde binlerce emekçiyi seçme ve seçilme hakkından mahrum bırakan anti-demokratik bir sitemdir. Oysa emeğin hakları için yürütülen mücadelelere en geniş emekçi kitlelerinin demokratik katılımı çok önemlidir.
Özele Kıyak
Yaz döneminde tüm sendikalar çeşitli kuruluşlardan indirimler alarak üyelerine yönelik kampanyalar düzenlerler. Bu uygulama sendikacılığın asli bir parçası olmasa ve daha çok promosyon aracılığı ile üyeyi elde tutmaya yarayan bir işlem de olsa; sınıf sendikacılığı uygulamasında mutlaka reddedilmesi gereken bir yanlış içermez. Sendikalı emekçilerin belli kuruluşlardan indirimli yararlanmasında yanlış bir şey yoktur. Yanlış olan indirim kampanyasını esas sendikal faliyet yerine koymak veya üyede böyle bir yanlış beklenti yaratacak gevşeklikte davranmaktır. Çünkü bir bakmışsınız ki bir süre sonra üyeler sendika seçiminde bulunurken hangi sendikanın ne kadar indirim topladığını hesaplamaya başlamış.
30 Temmuz 2009 Perşembe
Hodri Meydan
CTP-ÖRP hükümetinden sonra şimdi de UBP hükümeti; AKP’nin talimatlarını uygulamaya memur edildi. Bu doğrultuda kamu emekçilerinin kazanılmış haklarına kapsamlı bir saldırı başlatıldı. Emekçinin kararlılığını ve gücünü sınamaya niyetli olanlara sesleniyoruz: Hodri Meydan
14 Temmuz 2009 Salı
YKP'ye Açık Mektup
Gazetenizin 10
Temmuz 2009 tarihli 950. sayısında 8. sayfada yayınlanan “Seçimlerde
Devrimci Tavır ve Boykot” başlıklı yazıya, tarafınızdan düşülen “not” ve ilgili
yazının Baraka’nın 19 Nisan seçimlerindeki tavrına bir “cevap” niteliği
taşıdığına dair iddialarınız nedeniyle ürettiğimiz bu yanıtı saygı ile
karşılayacağınızı ümit ediyoruz. Konu her ne kadar çok geniş kapsamlı bir konu
da olsa cevabımızı olabildiğince kısa tutmaya çalışacağız.
Bu mektubumuzda
Baraka’nın görüşlerinin ve pratik tavrının tarafınızdan kabaca da olsa
bilindiği varsayımı ile hareket ediyoruz. Eğer bilinmiyorsa http://www.baraka.cc
adresinden gerekli bilgiler edinilebilir. Ayrıca bu mektubumuzun ana konusu
olan “19 Nisan Seçimleri” konusundaki tavrımız da 3 aylık neşriyatımız
Argasdi’nin 14. sayısında ayrıntılı olarak işlenmiştir. Bu konu ile ilgili
yazıların tamamına da http://argasdi.baraka.cc
adresinden ulaşabilirsiniz.
5 Temmuz 2009 Pazar
Sol Liberalizm ve Kıbrıslı Türk Solu

3 Temmuz 2009 Cuma
Asimilasyon ve Nüfus Meselesi
Kıbrıslı Türk halkının egemenlerin
politikaları sonucunda maruz kaldığı asimilasyon ve Türkleştirme sürecinin en
yoğun yaşandığı alanlardan birisi de nüfus konusudur. Kıbrıslı Türklerin sadece
kültürel olarak değil fiziksel olarak da yok edilmesi sonucunu doğuran bu
politika birbiri ile bağlantılı iki ayaktan oluşmaktadır. Bunlardan bir tanesi
kaçırma (göç), diğeri ise eritme yöntemidir.
Asimilasyon Ve Devrimci Tavır

Kıbrıslı Türk Solu Ve Gençlik
Kıbrıslı Türk solunun alanlar
mücadelesine bakışı genel olarak çarpıktır. Gençlik, kadın, işçi, kamu emekçisi
vb. mücadeleleri küçümseyen Kıbrıslı Türk solu, yasal parti çalışmasından öte
herhangi bir siyasal faaliyeti gereksiz görür. Tüm alanları yasal partiye tabi
kılan bu anlayış, solumuzun pratiğinin temel bir parçasıdır.
2 Temmuz 2009 Perşembe
Belediye Meselek Vergisi: Gerçek Bir Soygun
Haziran ayı maaşlarının ödenmesi ile birlikte bordro mahkumu kamu emekçileri her yıl tekrarlanan bir zulüm ile yine karşılaştılar. Bütün emekçiler Belediye Meslek Vergisi adı altında kesilen paralarla maaşlarının geriye gittiğini acı acı farketti.
Belediye Meslek Vergisi nedir?
Belediye Meslek Vergisi nedir?
1 Temmuz 2009 Çarşamba
Dosya: Kıbrıslı Türk Solu
Bu sayımızda Kıbrıslı Türk solu ile ilgili bir dosya olusturduk.
Gerek Baraka Kültür Merkezi gerekse de Argasdi Hammaliye Kurulu olarak sürekli yineledigimiz bir söz vardır: Solun hiçbir öznesi digerlerinin küçülmesi pahasına büyüyemez. Dünyadaki tüm örneklerin de dogruladıgı gibi solun büyümesi; tüm solun kolektif bir büyümesi olmadan gerçeklesemez.
Gerek Baraka Kültür Merkezi gerekse de Argasdi Hammaliye Kurulu olarak sürekli yineledigimiz bir söz vardır: Solun hiçbir öznesi digerlerinin küçülmesi pahasına büyüyemez. Dünyadaki tüm örneklerin de dogruladıgı gibi solun büyümesi; tüm solun kolektif bir büyümesi olmadan gerçeklesemez.
Hala Atama Yapmıyorlar
Seçimler boyunca büyük vaatlerde bulunan UBP, 2 aydan fazla bir süredir tek başına hükümet olduğu halde henüz hiçbir icraatta bulunmadı. Hükümet kurulduktan sonra kayda değer tek faaliyeti Türkiye’yi ziyaret etmek ve bütçedeki açıklar için para istemek olan hükümetin, ülke ekonomisini canlandırmak için hiçbir projeye sahip olmadığı da ortaya çıkmış oldu.
Örgütlenelim
Kamu emekçilerinin %50’sine yakınının herhangi bir sendikaya üye olmadığı koşullarda yaşıyoruz. Üstelik sendikalı emekçiler de kandi aralarında bölünmüş ve etkisiz hale getirilmiştir. Sendikaların birçoğu bürokratik yozlaşma içerisine düşmüş, azımsanamayacak bir miktarı ise seçimlerde kendi oyundan başka birşey düşünmeyen partilerin etkisi altındadır.
Bu Oyunlara Tokuz
Ülkemizi yıllarca har vurup harman savurarak yönetmiş olan UBP, bir dönem muhalefette kaldıktan sonra yeniden iktidara geldi. Şimdi bizlere inandırılmak istenen daha önce “güllük gülistanlık” olan ülkenin sadece altı yılda harabeye döndüğüdür.
Seçimden önce bizlere cennet vaat eden UBP, şimdi bütçede var olan açığın çok büyük olduğunu ve sözlerini yerine getirememe sebebinin geçmiş dönem hükümetlerin icraatları olduğunu anlatmaktan icraat yapmaya fırsat bulamıyor. Kısacası verilen sözlerin tutulmasından vazgeçin, eldeki haklardan bile feragat etmemiz isteniyor.
Seçimden önce bizlere cennet vaat eden UBP, şimdi bütçede var olan açığın çok büyük olduğunu ve sözlerini yerine getirememe sebebinin geçmiş dönem hükümetlerin icraatları olduğunu anlatmaktan icraat yapmaya fırsat bulamıyor. Kısacası verilen sözlerin tutulmasından vazgeçin, eldeki haklardan bile feragat etmemiz isteniyor.
2 Haziran 2009 Salı
Ücretsiz Kreş Talebi

1 Haziran 2009 Pazartesi
Koltuk Aşkı Bir Başka
UBP hükümeti kurar kurmaz ilk iş olarak kamu emekçilerinin hayat pahalılığı artışını budadı. Yaratılan kaynak ile yapılan icraat ise torpilli dostların makam ihtiyacını karşılamak üzere müdür, müsteşar atamalarını başlatmak oldu.
Buyrun Protokole
UBP’li Maliye Bakanı Ersin Tatar’ın kamuda yetkili beş sendikayı makamına davet ederek fikir alışverişinde bulunması, 2007 yılından beridir kurulamayan protokol masasının yeniden kurulacağına dair fikirlerin ortada dolaşmaya başlamasına neden oldu.
2007 yılında yaşananlar ülkemizde “bağımsız sendikacılık” sloganının daha da yükselmesine neden olmuştu. Kendine yakın tüm sendikaları sunduğu protokolü imzalmamak konusunda sıkıştıran CTP, KTAMS’da umduğunu bulurken KTÖS’de bulamamıştı.
2007 yılında yaşananlar ülkemizde “bağımsız sendikacılık” sloganının daha da yükselmesine neden olmuştu. Kendine yakın tüm sendikaları sunduğu protokolü imzalmamak konusunda sıkıştıran CTP, KTAMS’da umduğunu bulurken KTÖS’de bulamamıştı.
2 Mayıs 2009 Cumartesi
Sendikal Örgütlenme Üzerine
1 Mayıs 2009 Cuma
İş Yasası’na Göre Geçici Personel Durdurulacak Olursa Ne Yapılmalıdır?
Sanılanın aksine, geçicilerin işi hükümetin iki dudağının arasında değildir. UBP hükümeti geçici kamu emekçilerini işten durdurmaya karar verdiği takdirde yasaya uygun bir gerekçe göstermek ve bunu durdurulacak personele yazılı olarak vermek zorundadır.
Kim Kalıcı?
UBP’nin hükümet olması ile birlikte, CTP döneminde işe alınan geçici kamu emekçilerinin durumunun ne olacağı da tartışılmaya başlandı. Geçici emekçiler arasında işten durdurulma konusunda yaygın bir tedirginlik havası hakim. Sendikaların hemen hepsinin konuya bakışı; “geçiciler durdurulursa yapabilecek hiçbir şey yoktur” yönünde...
22 Nisan 2009 Çarşamba
Seçim Sonuçları Üzerine Bir Değerlendirme
19
Nisan erken genel seçimleri, hem propaganda dönemi boyunca yaşananlar hem de
seçim sonuçları nedeniyle yeni olguların ortaya çıkmasına neden oldu. Bu
olguların değerlendirilmesi kapsamlı bir çabanın ürünü olabilir. Bu yazı sadece
böylesi bir çabanın başlangıcı olarak anlaşılmalıdır.
Seçimlere
doğru ilerleyen süreçte hükümetin büyük ortağı CTP’nin ciddi bir oy kaybına
uğrayacağı, üstelik ana muhalefet partisi UBP’nin birinci parti olarak
sandıktan çıkacağı aşağı yukarı belli olmuştu.
21 Nisan 2009 Salı
Boykotçulara Karşı Devrimciler, Devrimcilere Karşı Boykotçular
Murat arkadaş Baraka kültür Merkezi’nin
duyuru-tartışma grubuna bir mail fwd’lemiş.
Belli ki Burak ve Harika isimli iki
“harika” devrimci, Baraka’nın ve Argasdi’nin Marksizm ve parlamento konusundaki
görüşlerini “marksizmin deforme edilmesi” olarak değerlendirmiş ve bu konudaki
hassasiyetlerini Murat ile paylaşmışlar.
17 Nisan 2009 Cuma
Ergenekon Kıbrıs’ta
Türkiye kamuoyunu bir süreden beridir meşgul eden Ergenekon
soruşturması Nisan ayı başından itibaren Kıbrıs gündeminde de yerini aldı.
Türk-Metal Sendikası eski başkanı Mustafa Özbek’in evinde bulunan ve doğrudan
Kıbrıs’la ilişkili belgelerde UBP Genel Başkanı Derviş Eroğlu ve eski
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’ın da isimlerinin geçmesi nedeniyle, Kıbrıs’taki
seçim süreci daha da bir hareketlilik kazandı.
1 Nisan 2009 Çarşamba
Hizmet Alımı Ne Demektir?
Hizmet alımı, son zamanlarda yaygınlaşan bir istihdam şeklidir. Gerek dünyada gerekse de ülkemizde bu yöntemle istihdam edilen emekçiler hızla artmaktadır. Bugün özellikle devlet dairelerinde hizmet alımı statüsünde çalışan yüzlerce emekçi vardır.
Kamu Emekçisi Tembel mi?
Kamu emekçileri olarak her ne kadar da sendikal anlamda bölünmüş de olsak, istenen seviyede bir mücadele yürütemiyor da olsak; ülkemizdeki en örgütlü kesimlerden birini oluşturmaktayız. Tıpkı bir diğer kamu emekçisi öğretmen kesimi gibi bizlerin de özlük haklarımız ve iş garantimiz sendikal mücadele sonucu ülke standartlarının üzerindedir.
Emeğin Gününü BÖLDÜRMEYELİM
1 Mayıs, işçilerin, emekçilerin uluslararası birlik mücadele ve dayanışma günüdür. 8 saatlik iş günü için verilen mücadelenin bu simgesel tarihinde tüm dünya emekçileri alanlara çıkarak DAYANIŞMA mesajı verirler.
Alanlarda Çalışmak
Devrim mücadelesi en genel hatlarıyla
üç başlık altında yürütülür: Ekonomik-demokratik mücadele, ideolojik mücadele
ve politik mücadele.
İdeolojik mücadele; toplumsal iktidarın ele geçirilmesi doğrultusunda işçi
sınıfının ve emekçi halkın çıkarlarına dayalı bir fikirsel çerçevenin
oluşturulması mücadelesidir. Bu mücadele hemen yanı başındaki kapitalist
sistemin hegomonyasının kırılması, kültürel emperyalizme karşı savaşılması ve
sosyal demokrat, revizyonist yozlaştırma girişimlerine karşı direnilmesi
görevleri ile iç içe geçer. Deyim yerindeyse ideolojik mücadele; ekonomik-demokratik
mücadele ile politik mücadeleyi birbirine bağlayan bunların işlevselliğini
sağlayan harçtır.
1 Mayıs 1958
İşçi sınıfının uluslararası birlik,
mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs, ülkemizde de her yıl yürüyüşlerle,
eylemlerle ve sloganlar eşliğinde halkımızın gündemine gelir. Ancak bölünmüş
adamızın kardeş halkları bu birlik gününde ayrı ayrı mücadeleler yürütmek
durumunda kalmaktadır.
Yasemin İttifakı ve Tavrımız
19 Nisan genel seçimleri yaklaşırken,
ana akım solun dışındaki odaklar açısından sancılı bir süreç yaşanacağı da
belli olmuştu. Önce, Barış Platformu çatısında bir seçim ittifakı girişiminde
bulunuldu. Bu girişimin yaşam bulamayacağı hızla netlik kazandı. Hemen ardından
ise YKP, BKP ve KSP’nin seçim sürecini birlikte mi yoksa ayrı ayrı mı
karşılayacaklarına dair belirsizlik ortadan kalktı. KSP esnetmeye yanaşmadığı
kendi ilkeleri çerçevesinde bağımsız adaylarla seçime girerken, YKP de bir
süreden beridir devam ettirdiği boykot kararını en yetkili organlarını
toplayarak yineledi. Bunun üzerine Afrika gazetesi çevresi ile birittifaka
giden BKP, Yasemin İttifakı ismi altında seçimlere katılma kararı aldı. Bunlar
herkes tarafından bilinen olguların bir özetidir.
TDP’ye Neden Oy Vermiyoruz...
CTP’nin
hükümette geçirdiği altı yıllık sürenin sonunda bugün halkımız nezdinde ciddi
bir güven kaybına uğradığı açık bir gerçektir. Bu güven kaybı sonucunda da
adamızda barış isteyen, emekten yana birçok insan kendini CTP’ye oy veremeyecek
kadar aldatılmış hissetmektedir. Böyle düşünen insanların hiç de
azımsanamayacak kadar yaygın bir kitle oluşturduğu kuru gözlemle bile tespit
edilebilecek bir olgudur. Bu insanlar emekten yana ve barışçı kişilikleri ile
UBP, DP, HİS gibi barış düşmanı, gerici partilere de oy veremezler. Bu durumda
barajı geçeceği tahmin edilebilen TDP tek alternatif olarak ortaya çıkmaktadır.
Neo-Liberal İç Savaş Hükümeti (Argasdi Hammaliye Kurulu Sayı 14)
Seçim
borusunun çalması ile birlikte tüm partilerde bir hareketlilik yaşanmaya
başladı. UBP tek başına iktidar olma hayalleri ile yanıp tutuşurken, DP-ÖRP-TDP
gibi orta ölçekli partiler de olası bir koalisyonda küçük ortak olarak bulunma
hedefini kendilerine benimsediler. CTP ise eriyen oylarını nasıl
toparlayacağını bilemeden, klasik sağ parti refleksleri ile hareket ediyor.
16 Mart 2009 Pazartesi
Delege Sistemi Kaldırılmalıdır
Sendikamız KTAMS, her dönemde Kıbrıs’ta
emek, barış ve demokrasi mücadelesinin ön saflarında bulunmuş bir alan
örgütlenmesidir. Barış ve emek mücadelesinde halkın en geniş kesimlerinin
katılımı, kısacası demokratik iradenin gerçeklik bulması çok önemlidir.
1 Mart 2009 Pazar
Grevlerin Gösterdiği

1 Şubat 2009 Pazar
Nasıl Bir Sendikal Hareket İstiyoruz...
- Bağımsız Bir Sendikal Hareket İstiyoruz
Gelen-giden hükümetlerden bağımsız, kimseye diyet borcu olmayan bir sendikal hareket istiyoruz.
İktidar veya muhalefet partilerinin çıkarlarına göre değil; kamu emekçilerinin çıkarlarına göre hareket eden bir sendikal hareket istiyoruz.
Karşısında kim olursa olsun üyelerinin çıkarları için dişe diş mücadele eden bir sendikal hareket istiyoruz.
Gelen-giden hükümetlerden bağımsız, kimseye diyet borcu olmayan bir sendikal hareket istiyoruz.
İktidar veya muhalefet partilerinin çıkarlarına göre değil; kamu emekçilerinin çıkarlarına göre hareket eden bir sendikal hareket istiyoruz.
Karşısında kim olursa olsun üyelerinin çıkarları için dişe diş mücadele eden bir sendikal hareket istiyoruz.
Bağımsız Sendikacılık
Sendikalar, emeğin hak ve menfaatlerini korumak ve geliştirmek amacıyla oluşturulmuş emekçi örgütleridirler. Sendikalar, biz emekçilerin kendi öz örgütleridirler. Çünkü doğrudan doğruya emekçilerin örgütlenmesi sayesinde emekçi tarafından, emekçi için, emekçi ile birlikte mücadele yürütürler.
Merhaba (Kamu Emekçisi Sayı 1)

Kamuda çalışan emekçilerin yarısına yakınının sendikasız olduğu,
Sendikaların bürokratik, tepeden inme ve üyeden kopuk bir görüntü çizdiği,
Sendikal bölünmüşlüğün doruk noktasına vardığı,
Sendikal hareketin, seçim partilerinin çıkarları için tepe tepe kullanıldığı,
Toplam kamu emekçilerinin yarısından fazlasını oluşturan kadın çalışanlara yönelik HİÇBİR özel talebin öne sürülmediği,
Barem-maaş-terfi gibi konularla kısıtlı bir “sendikacılığın” egemen kılındığı koşullarda yaşıyoruz.
Bu durum; hem kamu emekçilerinin bilinç düzeyini olumsuz etkilemekte,
1 Ocak 2009 Perşembe
Kıbrıslı Türk Solunun Halk İle İmtihanı
Talat ile Hristofyas arasında
gerçekleşen ve emperyalist güçlerin arzuları doğrultusunda bir çözüm arayışı
içindeki “kapsamlı müzakereler”, geçtiğimiz ay “halk-halklar” tartışması
diyebileceğimiz bir tartışmaya vesile oldu. Bir çok yorumcu bu tartışma ile
aslında görüşmelerin sonuçsuz kalacağının da ortaya çıktığını düşünüyor ancak
biz aynı fikirde değiliz.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)